Özgüven, kişinin yapısını oluşturmada en büyük yapı taşlarından biridir. Kişi özgüveniyle hayatta yer alır ve özgüveniyle ilerler.
Güven temel olarak inanç ve duygulara dayanan ve beklentileri ve eğilimleri ima eden bir tutumdur. Birey dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren güven duygusunu kazanmaya başlamaktadır. İnsan belirli hedeflere varmak için çaba sarf eder. Bu çabanın sonucundaki başarı ya da başarısızlık onun özgüven duygusunun gelişimini olumlu veya olumsuz olarak etkiler. Çoğu toplumda, özgüven yaygın olarak değerli bir bireysel varlık olarak kabul edilir.
Özgüven kavramı geçmişten günümüze gerek psikolojide gerekse sosyal bilimlerin diğer alanlarında üzerinde en çok çalışılan, en çok araştırma yapılan kavramlardan biri olmuştur. Yapılan araştırmalar ve ortaya atılan hipotezler özgüven olgusunun kişinin ruh sağlığı, başarı ve mutluluğundaki önemini ön plana çıkarmıştır.
Özgüven, kişiliği oluşturan kavramlardan biridir. Kişinin kendisini değerlendirmesi sonucunda oluşan öznel bir olgudur. Özgüven, yaşanan anların mutlu, doyumlu, anlamlı, sevecen ve dengeli olmasının psikolojik ön koşuludur.
Özgüven insan yaşamında önemli bir yere sahiptir ve insanların istedikleri gibi davranabilmeleri için itici bir güç görevi görür.
Özgüveni yüksek kişi değiştiremeyeceği koşulları kabul eden, değiştirebileceği koşulları değiştirecek cesareti gösteren ve değiştirebileceği koşullarla değiştiremeyeceklerini ayırt edebilecek bilgeliğe sahip bir insandır. Huzurludur, mutludur ve çevresini de mutlu eder.
Özgüveni düşük kişi ise kendisini başarılı hissetmek için başkalarının onayına ve beğenisine ihtiyaç duyar. Başarısızlıktan korkar ve mücadeleden kaçar, eleştirilere tahammül edemez.
Özgüven eksikliği günümüzde pek çok ruhsal, duygusal, sosyal problemin temelini oluşturmaktadır. Özgüven oluşumunda ailenin etkisi çok önemlidir. Bununla birlikte okul ve çevre de özgüven oluşumunda ve özgüven düzeyinin yüksek ya da düşük olmasında önemli etkiye sahiptirler.
Yaşadığımız aile ortamının ve çevrenin otoriter ya da demokratik olması özgüven açısından çok belirgin birer faktördürler. Demokratik aile ortamı, okul ve çevre yaşantısında bireyler elbette daha güvenli olacaklardır. Bununla birlikte özgüven sonradan öğrenilebilir. Birey isterse ailesinin ve çevrenin özgüven düzeyi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilir, hatta tamamen ortadan kaldırabilir.
Özgüvenin iki merkezi boyutu vardır. “Sevilebilir olma” ve “Yeterli olma duygusu”. Bu yüzden kendini sevme, kendini affedebilme ve kendini görme biçimi özgüveni tanımlarken üzerinde durulması gereken konulardır.
Özgüvenin en temel koşulu, benlik saygısıdır. Özgüveni yaşam boyu besleyen içsel ve dışsal kaynaklar vardır; bunların içinde kişinin başarılarının ve başarısızlıkların yeri büyüktür. Koşullar kişinin benlik algısını; dolayısıyla, özgüvenini etkilemektedir.
Özgüven diğer birçok psikolojik özellik gibi ölçülebilir bir özelliktir; içsel ve dışsal pek çok biyo-psiko-sosyal değişkenden etkilenebilir.
Günlük yaşamda özgüven; havalı, sakin ve rahat olma duygusu, iyi performans gösterme ve olumlu bir sonuç elde etmeye yönelik mutlak bir inanç, korku ve endişenin yokluğu, kendinden şüphe etmeme ve başarısızlık hakkındaki olumsuz düşüncelerin yokluğu olarak algılanmaktadır.
Bireyin kendini reddetmesi beraberinde sorunlar ve acı getirmektedir. Bu sebeple özgüven, kendine yönelik farkındalık ve kimliği oluşturan temel özelliklere ilişkin kabuldür ve bu kabul duygusal bir ihtiyaçtır.
Özgüven hem kişinin kendisine ilişkin düşünceleri (Örnek: “Zekiyim, sevilen bir insanım”), hem bu düşüncelerin yol açtığı duyguları (umutsuzluk, utanç, gurur), hem de bu duygu ve düşüncelerin ifadesi olan davranışları (çekingenlik, dikkat, iddiacılık) içerir. Özgüveni süreklilik gösteren bir kişilik özelliği olarak ve geçici bir psikolojik durum olarak düşünmek mümkündür. Son olarak, özgüven sınırlı bir alan için geçerli olabileceği gibi (Örnek: “Zeytinyağlı sarmayı iyi yapabildiğimi düşünüyorum ve bu becerimle gurur duyuyorum”), genel bir kavram olarak da düşünülebilir. (Örnek: “İyi bir insan olduğumu düşünüyorum ve bu nedenle kendimle her zaman gurur duyuyorum”)
Özgüven Eksikliği Nedir?
Özgüven eksikliği, bir bireyin kendine olan inancını düşük tuttuğu ve kendi değerini yetersiz olarak gördüğü bir durumdur.
Bu bireyler genellikle kendi yetenekleri, görünüşleri, düşünceleri ve davranışları hakkında kendilerine yönelik olumsuz düşüncelere sahip olmaya eğilimlidirler. Bu durum, insanın kişisel ve profesyonel yaşamını olumsuz etkileyebilir. Özgüven eksikliği ile başa çıkmak için öncelikle kişinin kendisini tanıması önemlidir.
Özgüven eksikliği yaşayan bireyler, genellikle kendi potansiyellerini gerçekleştirmekte zorluk çekerler. İkili ve sosyal ilişkilerde veya iş, okul hayatında olumsuz etkilenebilirler.
Özgüven Eksikliği Neden Oluşur?
Özgüven eksikliğinin genetik bir boyutu olabileceği; ancak çevresel etkenlerin daha etkili olduğunun gözlendiği belirtilmiştir. Kişinin aile ve yakın arkadaş desteğinden yoksun kalmasının da özgüven eksikliğine yol açtığı çeşitli araştırmalarda ifade edilmektedir.
Düzensiz ve yetersiz uykunun, yeterince fiziksel egzersiz yapmamanın, dengeli ve sağlıklı beslenmemenin ve aşırı stres dolu (kronik stresin olduğu) bir yaşamın benlik saygısını ve özgüveni azalttığına ilişkin çeşitli araştırmalar bulunmaktadır.
Geçmişte yaşanan başarısızlık, aşağılanma veya olumsuz deneyimler, bireyin özgüvenini zayıflatabilir. Bu tür deneyimler, bireyin kendi yeteneklerine ve değerine dair olumsuz düşünceler geliştirmesine yol açabilir.
Kişinin sürekli olarak kendisini başkalarıyla karşılaştırması özgüven eksikliğine yol açabilir. Bu, bireyin kendisini yetersiz hissetmesine ve özgüvenini kaybetmesine neden olabilir.
Özgüveni düşüren bilişsel dinamikler de var olabilir: Ya hep ya hiç, aşırı genellemeler, olumsuza odaklanma, -meli/-malı’lar gibi bilişsel yanılgılar ve otomatik düşünceler de kişinin özgüvenini düşük olmasına neden olabilir.
Mükemmeliyetçilik, sürekli olarak yüksek standartlara ulaşma ihtiyacı duymak anlamına gelir. Bu durum kişinin yaşayabileceği en ufak başarısızlıkta özgüvenini olumsuz etkileyebilir.
Özgüven Eksikliği İlişkileri Nasıl Etkiler?
Özgüven eksikliği yaşayan bireyler düşüncelerini ve duygularını karşı tarafa açıkça ifade etmekte zorlanabilirler. İletişimde yaşanacak bu aksaklık anlaşmazlıkların ve yanlış anlamaların artmasına neden olabilir.
Aynı zamanda özgüven eksikliği olan bireyler etrafındaki kişilerin onayını ve beğenisini daha çok beklerler. Bu ilişki içerisinde karşı tarafa bağımlı bir hale getirebilir. Onay ve beğenilme arzusu arayışı olabilir.
Özgüven eksikliği, kişinin kendi değerini düşük görmesi nedeniyle kıskançlık ve güvensizlik duygularını artırabilir.
Özgüven eksikliği olan kişiler, sınırlarını koymak ve olumsuz durumlarla başa çıkmak konusunda güçlük çekebilirler. Bu da olumsuz durumları çözümlemek yerine kaçınma davranışlarına yol açabilir.
Özgüven eksikliği yaşayan bir kişi hayatında kendisine gelen eleştirilere ve olumsuz geri bildirimlere karşı daha duygusal tepkiler verebilir. Bu da ilişkilerde gerginliklere yol açabilir.
Özgüven eksikliğinin ilişkilere olan etkileri, kişinin bu eksikliği nasıl yönettiğine, ilişkideki diğer kişinin yaklaşımına ve aralarındaki iletişim tarzına da bağlıdır. Özgüven eksikliği yaşayan bir kişi, kendi kişisel gelişimini ve özsaygısını artırmak için çalıştığında ilişkilerdeki olumsuz etkileri azaltabilir. Aynı şekilde, partnerlerin anlayışı ve destekleyici davranışları da bu süreçte önemli rol oynayabilir.
Çocuklarda Özgüven Eksikliğinin Nedenleri
Çocuk anne ve babasını kendisine bir özdeşim modeli olarak görür. Anne babanın rollerini öncelikle oyunlarına ardından da yaşamlarına taşırlar. Bazı durumlar da ise çocuk kendisine rol model olarak amca teyze, dayı, bakıcı gibi birtakım kişileri özdeşim modeli olarak alırlar. Ancak önemli olan nokta şudur ki eğer özdeşim modeli olarak alınan kişi kendi kararlarını kendisi alamayan biri ise bunun neticesinde, özgüvene sahip olmayan kişi ile özdeşim kuran çocukta özgüvensiz olmayı öğrenecektir.
Her ebeveyn çocuklarını disiplin altına almak için bazı yöntemlere başvururlar. Bu yöntemlere göre de çocuk, disiplin metodunun etkilerini hayat boyu büyük ölçüde taşır. Eğer bu yöntemler çocuğun psikolojik gelişimine olumlu katkı yapacak yöntemler ise çocuk olumlu bir yapılanma içerisine girecek ve toplumla entegrasyonunda problem olmayan özgüvenli bir birey haline gelecektir. Bunun tersi şeklinde yöntemlere maruz kalan çocuklar ise özgüvene haiz olmayan bireyler haline gelecekler ve toplum önünde kendini ifade edemeyen bireyleşemeyen bireyler ortaya çıkacaktır.
Çocukluğunda gereğinden fazla ilgi gören ve her ihtiyacı aile tarafından anında karşılanan insanlar genel olarak bağımlı bir kişilik geliştirirler. Çocuğuna aşırı düşkün anne baba, onun hayatı öğrenmesinde ve hayatla mücadele etmesinde kendi inisiyatifini kullanmasına fırsat vermeden yaşına uygun ve yapabileceği işleri, sorumlulukları kendileri üstlendiği taktirde çocuğun mücadele azminden yoksun bağımlı bir birey olarak yetişmesi önlenemez. Bu yüzdendir ki ebeveynlerin aşırı korumaları da çocuğun özgüvensiz bir birey olmalarına sebep olmaktadır.
İnsan yaşamını olumlu veya olumsuz yönde en çok etkileyen ailedir. Aileden sonra ise okul yaşamı, öğretmen, arkadaş ilişkileri ve daha sonra da etkileşim içinde bulunduğu dış çevredir. Psikolojik gelişim süreci içinde insan özgüvenini kazanırken başta okul yaşamı olmak üzere dış çevrenin etkisi yadsınamayacak ölçüde fazladır. Bu durum bireyin dış çevreyle etkileşimine göre özgüven oluşumunu etkiler.
Bireyin aile kurumundan sonra en çok vakit geçirdiği yer olan okul ve öğretmen bireyin kişiliğinin şekillenmesini ve biçimlenmesini sağlayan en önemli olgulardan bir tanesidir. Okula yeni başlayan bir çocuk ebeveynlerinden sonra öğretmenini kendine rol model olarak alır. Arkadaşları arasında da kendi yerini bulmaya çalışarak kendini tanımaya çalışır. Öğretmeni ile ilişkisinde çocuğun hayal kırıklığına uğraması öğretmenin anlaşılmaz kompleksli bir kişi olması ya da arkadaşlarıyla kaynaşmada uyum sağlayamayarak sorunlar yaşaması ve bu nedenle kendini suçlaması da özgüven eksikliğinin derinleşmesine ve giderek pekişmesine yol açan etkenler arasında gösterilebilir.
Çeşitli nedenlerden dolayı arkadaşlık ilişkilerini yeterince yaşayamayan arkadaş gruplarından uzak kalarak büyüyen çocuklar yetişkin olsalar da özgüveni yeterli olgun bir birey olarak hayata bakamazlar.
Aileler Çocukların Özgüvenine Nasıl Katkıda Bulunabilir?
- Çocukların kendilerini ifade etmelerine yardımcı olmak, onları yüreklendirmek
- Kendilerini önemsemek
- Gerektiğinde şikâyet edebilmek
- Değişmeye hakları olduğunu bilmek
- Çocuklarına örnek olmak
- Çocuğa ihtiyacı olan desteği vermek
- Yapıcı eleştiriler de bulunmak
- Bakış açılarını genişletmelerine yardımcı olmak
- Hayata hazırlamak
- Bağımsızlaşmalarına yardımcı olmak
- Kötümserlik aşılamamak
- Sorunlarını çözme yollarını öğrenmelerine yardımcı olmak
- Duygularını kontrol etmelerine yardımcı olmak
- Karar verme süreçlerine yardımcı olmak
Ergenlerde Özgüven
Doğuştan getirilmeyen, dinamik bir süreç olan ve öğrenmelerle şekillenen özgüven fiziksel, bilişsel ve toplumsal alanda pek çok değişikliğin yaşandığı ergenlik döneminde de ergenin davranışlarının önemli belirleyicileri arasındadır.
Gelişim çağına özgü gelişim görevlerinin zamanında yerine getirilmesi kişinin çevresi ile uyumlu bir ilişki kurmasına, başarılamayan her gelişim görevi ise kişiliğin uyumunda bir soruna ve güvensizlik durumunun oluşmasına neden olmaktadır.
Gelişim görevlerinin zamanında başarılmasına kişinin kendine duyduğu güven ve saygı, bunun yanında sosyal çevrenin kişiye sunacağı güven ve ön yaşantıların çeşitliliği önemlidir. Pek çok gelişim görevini gerçekleştirmesi gereken ergenin özgüven seviyesi de başarılı kimlik gelişimi, bir sonraki gelişim görevlerini başarıyla tamamlaması, akademik başarısı, iletişim becerileri vb. hayatının pek çok alanı üzerinde etkilidir.
Çocukluk döneminde kazanılmış veya kazanılamamış özgüven ergenlik döneminde kendisini hissettirebilmektedir. Kazanılmış özgüven varsa, ergen bu dönemi daha rahat ve kendine yeten özelliklerinin farkında olarak kolaylıkla geçebilecektir. Ancak özgüven henüz kazanılmamış ise genç, arkadaşlarının, çevresinin, ailesinin, okuldaki ortamın etkisinden ve üzerindeki baskısından kurtulamayabilir.
Şöyle ki; ergen ya otoriteye karşı kendini güçlü ve güvende hissetmek için onlara karşı çıkar ya da kendini güvende hissetmek adına tamamen içine kapanmayı tercih edebilir. Ergenlik döneminde henüz kazanılamamış özgüven, ergenin benlik imgesine de zarar verebilmektedir.
Aşırı Özgüven Olumsuz Bir Duygu Mudur?
Özgüven eksikliğinde kişi kendisini endişeli ve tedirgin hisseder. Yapılması gereken şeylerde tam olarak karar veremez. Kendi yeteneklerinden şüphe duyar. Aşırı özgüvene sahip bir kişide kendisine yapılacak olumlu veya olumsuz eleştiriyi kabul etmeyebilir. En iyisini ben bilir ve yaparım bakış açısına sahip olan aşırı özgüvenli bireyler, dışarıdan gelen her sese kulaklarını kapatırlar. Bazen bu durum yanlışları düzeltememesine yol açabilir.
Özgüvenli Kişinin Özellikleri Nelerdir?
Yüksek düzeyde özgüvene sahip olmak bireylere bazı avantajlar sağlayabilmektedir. Öncelikle kendi yetenekleri hakkında pozitif ve gerçekçi anlayışa sahip oldukları için bu bireyler hayatta karşılaştıkları zorluklar karşısında hemen umutsuzluğa kapılmayan, zorluklarla baş edebilen, kendilerine saygı duyan, kendilerini kabul edilmeye değer, yararlı ve önemli kişiler olarak algılama eğilimindedirler.
Özgüveni olan bireylere bakıldığında araştırmalar doğrultusunda, bu kişilerin genelde kendilerini seven kişiler olduğu gözlemlenmiştir. Bu kişiler kendilerinde yapabildikleri yönleri görmeleriyle beraber yapamadıkları yönleri de kabul etmektedirler. Her insanın güçlü yanlarının olabileceği gibi güçsüz yanlarının da olabileceğinin farkındadırlar ve bunu en başta kendileri için de özümsemişlerdir.
Özgüven, aynı zamanda, kişinin kendisine yönelen eleştirileri genelde yapıcı yönde kullanmasına yarar. Kişi eksiklerini eleştirilerle tamamlar, bunları bir güçsüzlük olarak ele almaz. Özgüveni olan birey, kendi güçlü ve güçsüz yanlarını bilir, hayatını, hedeflerini ona göre çizer. Olumsuz ve güçsüz yanlarını bilir, ona göre davranış ve yönlerinde ya törpüleme yapar ya da istediği fakat kendisinde var olmayan özellikleri edinmeye çalışır. Bunu yaparken diğer insanlarla da iletişim halindedir. Ayrıca bu bireylerin, sağlıklı ilişkiler geliştirebildikleri için çevreleri tarafından kabul edilmeleri, takdir edilmeleri ve yalnızlık duygularından kurtulmaları mümkün olmaktadır. Yüksek düzeyde özgüvene sahip bireyler, karşı cinsle daha iyi ilişkiler geliştirebilmekte gerek eğitim gerekse iş yaşamında daha da başarılı olabilmektedirler.
Özgüven sahibi bireyler, kendi yeteneklerine, değerlerine ve bir işi başarma potansiyellerine dair olumlu bir inanç taşırlar. Kendilerine bu konularda güven duyarlar ve zorluklarla başa çıkabileceklerine inanırlar.
Bu bireyler kendileri hakkında olumlu bir bakış açısı benimserler. Olumsuzlukları göz ardı etmezler ancak bu olumsuzlukları kendi içlerinde olumlu bir hale dönüştürmeyi bilirler.
Özgüvene sahip bireyler kendilerine saygı gösterirler ve başkalarının da kendilerine saygı göstermesini beklerler.
Özgüvenli kişiler, eleştirilere karşı daha dirençlidirler. Olumsuz geri bildirimleri kişisel olarak almazlar, bunun yerine bunları bir gelişim fırsatı olarak görme eğilimindedirler.
Özgüvenli kişiler, hedeflerine odaklanır ve bu hedeflere ulaşmak için çaba sarf ederler. Başarısızlık durumunda pes etmek yerine, daha fazla çaba göstermeye motive olurlar.
Özgüveni yüksek olan kişilerde, kendilerini değerlendirirken olumlu duygu ve düşüncelere sahip, karşılaşılan bir olay karşısında oluşan stresle başa çıkma yeteneği gelişmiş, yaşadığı ortama ve çevreye uyum gücü daha yüksek bireyler olarak değerlendirilmektedir. Bu sebeple her yönüyle iyi oluş halini yansıtmada özgüveni yüksek bireyler olmak önem arz etmektedir.
Özgüveni Düşük Kişilerin Özellikleri Nelerdir?
Özgüven düşüklüğü olan bireyler eleştirilere karşı daha hassas olabilirler. Yapılan bir eleştiri, onların kendi değerlerini daha da azaltabileceğini düşündükleri için bu duruma aşırı tepki verebilirler.
Özgüven düşüklüğü gösteren bireyler, kendi yeteneklerine ve değerlerine dair inanç eksikliği yaşarlar. Bu da genellikle kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerini engeller.
Bu bireyler kendilerini sık sık başkalarıyla karşılaştırma eğilimindedirler. Bu kıyaslamalar genellikle kendilerini daha değersiz hissetmelerine neden olabilir.
Kendi yeteneklerini ve başarılarını küçümsemek, düşük özgüvenin bir belirtisi olabilir. Bu kişiler genellikle “Ben bunu başaramam” veya “Benim için çok zor” gibi düşünceleri sıkça ifade ederler.
Özgüven seviyesi düşük olan bireylerin kendileri hakkındaki düşünceleri genellikle karşılaştıkları bir durum karşısında o an için neler yaptıkları ile yakından alakalıdır. Özgüven eksikliği yaşayan kişiler kendisini üzecek veya onları sıkacak hislere karşı koyabilmesi için arkadaşlarının kendilerini övmesi veya saygı göstermeleri gibi olumlu dış telkinlere gereksinim duyarlar. Fakat böyle bir durum olsa bile bu iyi düşünceler genellikle geçici nitelikte olabilir.
Özgüven Düşüklüğüne Neden Olabilen Davranış Kalıpları
Özgüven eksikliği ile baş etmenin önemli bir yolu, kişinin kendisine bakışının; bir diğer ifadeyle, benlik algısının değişmesidir.
Bazı düşünce kalıpları ile ilgili örnekleri inceleyelim.
- Her zaman çok becerikli olmam gerekiyor; yoksa yeterli bir insan olamam: İnsan her konuda yetenekli olmayabilir. Herkesin kendine has yetenekleri vardır; bazı konularda başarılıyken bazı konularda başarısız olmak mümkündür. Yetenekler takdir edildikçe daha çok fark edilir ve gelişir. Her zaman her şeyde iyi olmak mümkün değildir, ancak istikrarlı şekilde bazı konularda iyi olmak insanı yeterli kılar.
- Başarısız olursam bir hiçim: Bir şeyi başarmak veya başarmamak bir insan olarak kişinin değerini eksiltmez. İnsanın değeri bizzat varoluşudur. Bu dünyada var olmanın kendisi en büyük başarıdır ve insan var olduğu sürece kendisine değer katar. Başarısızlık ise olsa olsa bir uyarıdır, yol göstericidir, rehberdir.
- Herkesin onayını ve sevgisini kazanmalıyım: Kimse herkesi ve her şeyi onaylamak yahut sevmek zorunda değildir. Dolayısıyla, herkes de bizi onaylamak veya sevmek zorunda değildir. İnsanın temel ihtiyaçlarından birisi de kabul edilmek ve onaylanmaktır. Bu ihtiyacın sürekli karşılanması için aile bağlarını sıkı tutmak ve arkadaşlık ilişkilerini güçlendirmek gereklidir.
- Başkalarının yönlendirmesiyle hareket ederim: Başkalarının fikirleri, tıpkı bizim fikirlerimiz gibi değerlidir; ancak, herkesin önce kendi fikirlerine güvenerek hareket etmesi doğrudur. Başkalarına danışmak, zorluk çekilen konularda yardım istemek, zaman zaman fikir alışverişinde bulunmak insanı geliştirir. Gelişen insan daha sağlıklı fikirler üretir ve daha güvenli yol alır.
- Beni geçmişim yönetir: İnsanı insan yapan hafızasıdır. Bellek olmadan bir benlik meydana gelemezdi. Geçmiş insanı biçimlendirse de esir almamalıdır. Geçmişin esaretindeki insan şimdi ve burada var olamaz, geleceğe umutla bakamaz, özgüvenli hareket edemez.
Özgüvenli Olmanın Faydaları Nelerdir?
Özgüven sahibi kişiler genellikle daha mutlu ve az stresli bir yaşam sürerler. Kendilerine güvenleri olduğu için hayatın zorluklarıyla da karşılaşsalar bununla başa çıkabileceklerine inanırlar.
Özgüvenli kişiler düşüncelerini ve duygularını daha açık ve net bir şekilde ifade etme eğiliminde oldukları için iletişim becerileri daha gelişmiştir ve bu durum ikili ilişkilere olumlu yansır.
Özgüven, kişinin kendi koyduğu hedeflere ulaşma konusunda büyük bir etkiye sahiptir. Kendine güvenen kişiler her zaman yeni fırsatlar arar ve bu fırsatlar konusunda risk alabilirler. Bu sayede daha büyük başarılara ulaşma şansı elde edebilirler.
Özgüven kişinin hayatında karşılaşacağı zorluklarda daha rahat stres yönetimi yapmasına olanak tanır. Özgüven kişilerin hayatında karar verme süreçlerinde daha az tereddüt etmelerini sağlar. Bu da daha hızlı ve daha etkili kararlar alınmasını sağlar.
Özgüven Sonradan Kazanılır Mı?
Evet, özgüven sonradan da geliştirilebilir bir özelliktir. Özgüven, bir kişinin kendi yetenekleri, becerileri ve kabiliyetleri hakkındaki inancını ifade eder. Özgüven üzerine yapılan çalışmalarda kişilerdeki özgüven kavramının küçük yaştan itibaren gelişmeye başladığı ve dolayısıyla bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemlerinin oldukça önemli olduğu görülmüştür.
Özgüven kişinin yaşam boyunca edindiği deneyimleri, araştırıp öğrenmesi ve kişisel gelişimi için çeşitli stratejiler aracılığıyla artırılabilir. Önemli olan burada kişinin bu değişime ve gelişime açık ve hevesli olmasıdır.
Öncelikle kişi kendisindeki zayıf ve güçlü yönleri iyi tanımalıdır. Güçlü yönleri ve yetenekleri göz ardı etmemek ve fark etmek kişinin kendisinin bir şeyleri gerçekten başarabildiğini gösterir.
Atılan adımın büyük olması gerekmez, küçük adımlarla da yol alınabilir. Küçük başarılar da kutlamak, tebrik etmek kişinin özgüvenini olumlu yönde besler. Herhangi bir başarıya odaklanmak, olumlu bir döngü oluşturabilir.
Zaman zaman olumsuzluklara takılmamız ve hayatımızda yaşamamız çok olağandır. Önemli olan kısım bu olumsuz düşünceleri kendi içimizde olumluya çevirebilmektir. Kişinin kendisiyle ilgili olumlu söylemlerinin özgüven üzerinde olumlu etkisi olacaktır.
Kişinin kendi değerini bilmesi ve kendisine saygı duyması özgüvenini pekiştiren diğer unsurlardır.
Özgüven Nasıl Geliştirilebilir?
Kendinizi ve çevrenizi farklı açılardan görmeyi deneyin: Tek bir açıdan bakınca yanılabilirsiniz. Farklı açılardan bakmayı deneyin; bakmakla da kalmayın görmeye çabalayın. Sürekli belli açıdan baktığınız halde, kendinizde ve çevrenizde görmediğiniz önemli şeyler olabilir.
Kendinizi ve çevrenizdekileri etiketlemeyin: Özellikle olumsuz etiketlemelerden kaçının. Hayat dinamik bir süreçtir ve değişim kaçınılmazdır. Etiketlemeler insanın sağlıklı gelişimine zarar verebilir.
Hayatta bazen riskler alın: Risk almadan kazanmak mümkün değildir. Sonunda hedeflenen kazanç elde edilmese de bazen risk almak, insana yeni fırsatlar getirebilir. Özgüven makul riskler aldıkça gelişir. Sürekli risk almak ise elde edilen kazanımları tehlikeye atacağından benlik değerini düşürebilir.
Güçlü yanlarınızı geliştirin, zayıf noktalarınıza takılmayın: Yeteneklerinizi keşfedin, güçlü yanlarınızın farkında olun ve onları geliştirin. Zayıf noktalarınızın da farkında olun ama bunlara takılıp karamsarlığa kapılmayın. Herkesin güçlü ve zayıf noktaları vardır. Güçlü yanlarını geliştirip kendini takdir eden insanlar, zayıflıklarına daha az takılırlar; geleceğe daha umutlu ve kararlı bakarlar.
Olumlu ve olumsuz her açıdan kendinizi değerlendirin. Olumluyu takdir etmeyi ihmal etmezken, olumsuzluklardan ders çıkarmayı bilin. Gerçekçi iyimserlik güzeldir ama temkinli kötümserlik de sizi kötü şartlara hazırlar ve tehlikelerden korur. Daha güvenilir bir değerlendirme için ailenizden ve arkadaşlarınızdan yardım isteyin. Eğer fırsat verirseniz sizin görmediğiniz kör noktalarınızı çevrenizdekiler görebilir ve sizi vakitlice uyarabilirler.
Kendinizi sürekli olarak başkalarıyla karşılaştırmaktan kaçının. Herkesin farklı yetenekleri, deneyimleri ve yolları vardır. Kendinizi geliştirmeye ve ilerlemenize odaklanın.
Kişisel bakımı ihmal etmemek giyime dikkat etmek ve iyi giyinmek, kendinize zaman ayırmak, kendinize olan saygınızı ve güveninizi artırabilir.
Herkes zaman zaman hata yapabilir. Geçmişteki hataları ve başarısızlıkları kabul etmek, özgüveninizi artırabilir. Bu hatalardan ders çıkarmak önemlidir. Ancak hatalara sık sık odaklanmak anınızı verimsiz geçirmenize neden olabilir.
Ufak adımlarla ilerlemek, büyük hedeflere ulaşmak için küçük adımlar atmak, başarı hissiyatını artırabilir. Her küçük başarı, özgüvenini güçlendirecektir.
Yeni beceriler öğrenmek veya ilgi duyduğunuz konuları keşfetmek, kendinize olan güveninizi artırabilir. Başkalarına yeteneklerinizi göstermek, özgüveninizi destekler.
Psikolog Enes Dinçer, Eskişehir’de kendi özel psikoterapi merkezinde danışanları için özel terapi hizmeti vermektedir.
Kaynakça
Nagehan, K. A. Y. A., and Nuray TASTAN. “Özgüven üzerine bir derleme.” Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 10.2 (2020): 297-312.
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96zg%C3%BCven
Malakcıoğlu, Cem. “COVID-19 pandemisinde özgüven eksikliği ve özgüveni geliştirme.” Üniversite Öğrencilerinin COVID-19 Pandemisinin Doğru Yönetimi Konusunda Eğitilmesi ve Normalleşme Sürecine Katkısının Sağlanması Proje Kitabı, 8-19 Haziran 2020 (2020).
Kumru, Mustafa. Genç Yetişkinlerde Sorumluluk Duygusunun Özgüven, Suçluluk ve Utanç Bağlamında Incelenmesi. Diss. Marmara Universitesi (Turkey), 2022.
Sağat, Halil. Bireylerin anne baba tutumlarının özgüven ve sosyal fobiye olan ilişkisinin incelenmesi. MS thesis. İstanbul Bilim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans Programı, 2016.
Bilgin, Okan. Ergenlerde özgüven düzeyinin bazı değişkenler açısından incelenmesi. Diss. Sakarya Universitesi (Turkey), 2011.
Karabacak, Edip, Murat KANGALGİL, and K. A. Y. A. Mustafa. “Halk oyunları eğitiminin 9-16 yaş grubu öğrencilerin özgüven düzeyleri üzerine etkisinin incelenmesi.” Türkiye Bilimsel Araştırmalar Dergisi 6.1 (2021): 12-22.
Okyay, Büke. Yönetici ve çalışanların özgüven düzeyleri ile kişisel gelişim inisiyatifi alma becerilerinin karşılaştırılması. MS thesis. Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012.