09:00 - 20:00
OfisAy Palas Rezidans Hoşnudiye Mahallesi 732. Sokak N: 34 D: 37 Tepebaşı / ESKİŞEHİR
Bizi Takip Edin

Evliliklerde ve İlişkilerde En Sık Yapılan Hatalar

Bir ilişki iki kişi arasında sevgi, saygı, güven, anlayış, empati ve iletişim temelinde kurulan bir bağdır. Çiftlerden her ikisinin de birbirine karşı saygı duyması gerekir. Fikirlere, duygu ve düşüncelere, kişinin kendi değerlerine en öncelikle saygı duyulmalıdır. Saygı ve sert eleştiri yerine destekçi ve anlayışlı olmaları gerekmektedir. Güven ilişkideki en önemli unsurlardan biridir. Çiftlerin birbirine karşı açık olması önemlidir. İlişki sadakat, verilen sözlerin yerine getirilmesi ve dürüstlük üzerine kurulmalıdır.

Çiftler duygularını ve düşüncelerini açıkça ifade edebilmeli, birbirini dinlemeli ve birbirlerini anlamaya çalışmalıdır. Problemler ortaya çıktığında, yapıcı bir şekilde konuşarak ortak çözüm bulmaya çalışmak ilişkiyi güçlendirir. Sağlıklı ilişkinin temeli çiftlerin kendi özel alanlarını kendi kimliklerini korurken beraber ortak bir alanda yaratabilmelerinden geçer. Her iki taraf da kendi ilgi alanlarına arkadaş çevrelerine zaman ayırabilir. Birbirlerinin hedefini desteklemek, başarılarını kutlamak ilişkiyi olumlu yönde etkiler. Aynı zamanda ilişkide uyum sağlamak ve gerektiği noktalarda esnek davranabilmek önemlidir. Her iki tarafın da farklı düşünceleri, tercihleri ve alışkanlıkları olabilir. Bu farklılıklara saygı duymak ve ortak noktalarda buluşmak ilişkinin sürdürülmesini kolaylaştırır.

Çiftlerin birbirlerinin duygularını anlamaya çalışması empati kurması, destek vermesi ve karşı tarafın hislerini önemsemesi ilişkiyi derinleştirir. Sağlıklı bir ilişkide, eğlence ve keyifli zaman geçirmek de önemlidir. Birlikte yapılan aktiviteler, gülmek, birbirine zaman ayırmak ilişkiyi canlı tutar. İlişkide sorunlar kaçınılmazdır. Ancak sağlıklı bir ilişkide, sorunlara yapıcı bir şekilde yaklaşılır. Tartışmalar sırasında saldırganlık yerine, problem çözmeye odaklanılır. Ortak çözümler bulmak için beraber hareket edilir. İlişkilerin amacı mutlu olmak olsa da taraflar bazen, bilerek ya da bilmeyerek mutluluklarını engelleyebilecek hatalar yapabiliyor.

İlişkilerde en çok yapılan hatalar

İlişki süresince bilerek de olsa bilmeyerek de olsa yapılan bu hatalar sonucunda ilişkinin mutsuzluğa sürüklendiğini hepimiz biliyoruz. İlişki mutsuzluğa sürüklendiğinde ise, zamanla taraflarda bireysel olarak psikolojik sorunlara yol açarak kişiyi de mutsuz bir ruh haline sokabiliyor. Dolayısıyla mutsuz bir romantik ilişki içinde olmanın taraflar için her açıdan oldukça zorlayıcı olduğunu söyleyebilirim. Yani ilişki sürecinde bu durum taraflar için yıpratıcı olur. Eğer, ilişkide farkında olmadan yapılan yanlış tutum veya hatalar ilerleyen süreçte yapılmaya devam ederse, tarafların bu durumdan psikolojik olarak etkilenme düzeyinin de artacağı kesin bir durumdur. Ayrıca yapılan bu hatalar engellenmezse telafisi olmayan sonuçlara yol açarak ilişkinin bitmesine bile sebep olabilir. Yani bu yanlış tutum ve hatalar, ilişkinin bitmesi gibi istenmeyen sonuçlara yol açacak seviyeye kadar ulaşırsa ve olumsuz sonuçlanırsa, tarafların psikolojik etkilenme düzeyleri oldukça artarak, taraflarda ciddi psikolojik sorunlara sebebiyet verebilir. Bu nedenle ilişkide farkında olarak ya da olmayarak yapılan bu hataların neler olduğunu bilmeniz ve bu hatalardan kaçınmanız; ilişkinizin mutlu sürmesi için ve çiftlerin psikolojik sağlamlığının korunması için oldukça faydalı olacaktır.

 

 1-Çiftlerin Birbirinin Kişiliğini Değiştirmeye Çalışması

İlişkide her iki tarafın da ilişkinin gelişmesi, devam etmesi ve daha sağlam temellere oturması için fedakârlık yapması gerektiğini biliyoruz. Fakat bu fedakârlıklar, karşı tarafın değişmesini zorlayacak ya da değişmesi için baskılayacak nitelikte olmamalıdır. Değişim insanlar için tabi ki olağan bir şeydir. Ama genellikle ilişkilerde yaşanan, eşlerin birbirini zorla değiştirmeye çalışması hem taraflar için oldukça sarsıcı hem de romantik ilişkinin temelleri için oldukça yıkıcı olabilir. Yani kendi benliğiniz ilişkideyken de aynı kalmalıdır. Neticede taraflar kendi benliklerini ortaya koydukları için çift oluyorlar. Bu nedenle fedakârlık ve değişim kavramları özellikle ilişki içerisinde birbirinden ayrı tutulmalı. Ayrıca ilişki süresince, çiftlerin birbirini değiştirme gibi bir sorumlulukları olmadığını hatırlatmak istiyorum. Aksine böyle bir çaba hatadır ve ilişkiyi zedeleyebilir. Tarafların uyumunu sağlayan ve hep de sağlayacak olan sevgi, saygı ve güven bağıdır. Fedakârlığın da kaynağı bunlardır. Bu nedenle ilişkide birbirinizin değişmesi için ısrarcı olmamalısınız. Eğer hatalı durumları yaşanıyor ise bunlarda değişmesi kendini düzeltmesi anlamına geleceği için yaşanabilir. Fakat kişiliğin değişimin istenmesi hatalı bir durum olacaktır.

 

2-Duygu ve Düşünceleri Gizlemek – Çiftlerin Birbirleri ile İletişim Kurmaması

İlişkide çiftler her durumda birbirlerine karşı olan duygularını, düşüncelerini özgürce söyleyebildiklerinde yani sağlıklı bir iletişim kurabildiklerinde tam anlamıyla ortak bir hayatı paylaşmış olurlar. Aksi durumda her ilişkide olabilecek olan basit tartışmalar, taraflarda içten içe büyüyerek daha büyük sorunlara ve daha büyük tartışmalara sebep olabilir. Bunun sonucunda ise gürültülü ve duygusal olarak çiftlerin birbirinden uzaklaştığı bir ilişki yaşanabilir. Bu nedenle olumlu da olsa olumsuz da olsa her zaman duygularınızı ve düşüncelerinizi etkili bir iletişim yolu kullanarak paylaşmalısınız. İlişki zaten başlı başına bir paylaşımdan ibarettir. Bu paylaşımı fiziken sağlamanızın yanında zihnen de sağlamalısınız. Duygularınızı, hislerinizi, düşüncelerinizi bastırmadan mutlaka doğru yöntemlerle birbirinize yansıtmalısınız. Anlaşılmak istemeniz en doğal hakkınız. Fakat bunun için duygu ve düşüncelerinizi tutarlı, açık ve şeffaflıkla iletişim kurarak paylaşmalısınız. Bu aranızdaki iletişimi de güçlendirecektir. İlişkinin temellerini de sağlamlaştıracaktır.

 

3-Hataları Yüze Vurmak

İlişkilerde yapılan bazı hatalar ufaktır, telafi edilebilir ve ilişkiyi bitirecek kadar kuvvetli olmayabilir. Çiftler aralarında konuşarak bu problemi halledebilir. Fakat üzerinden zaman geçmesine rağmen halledilen problemler hala problem olmaya devam ediyorsa, ufak hatalar büyük bir hataya yol açmaya başlamış demektir. Yani yapılan hataların sürekli hata yapan tarafın yüzüne vurulması devam ettiğinde, bu hata ilişkiyi tehdit edecek seviyeye dahi gelebilir. Çünkü hatalar kartopu misali, birbirlerine eklenerek büyür ve çoğalırlar. Sonunda ilişkide gergin rüzgârlar esmeye başlar. Hata yapan tarafta olan pişmanlık yerini endişe, kaygı ve korkuya bırakır. Korkunun egemen olduğu bir ilişki sevgiyi yıpratır ve iki tarafı da mutsuz eder. İlişkiyi de zor bir yola sokar. Bu nedenle problemler çözüldükten sonra çiftlerin yaşanmamış gibi varsayarak devam etmesi ilişkiler için sağlıklı olacaktır.

 

4-Aile veya Üçüncü Kişilerle Olan İlişkilere Dikkat Edilmemesi

İlişkilerde çiftlerin birbirine yeterince zaman ayırdıktan sonra birbirlerinin ailelerine zaman ayırmaları gerekir. Ön plana ilişkiniz yerine aile ilişkilerinizi koyarsanız, bu zaman geçtikçe ilişkinize ailelerin de dâhil olmasına yol açabilir. Aynı şekilde ön plana ilişkiniz yerine çevrenizde bulunan üçüncü kişi olarak adlandırdığımız diğer kişileri koyarsanız da benzer durumlar yaşanabilir. Yani ilişki üzerine olan paylaşımlar doğrultusunda yakın çevreden, ilişki üzerine yıkıcı olabilecek eleştiriler, tavsiyeler ya da müdahaleler olabilir. Hatta bunun etkisinde kalarak, ilişkiniz için sağlıklı adımlar atamayacak hale gelebilirsiniz. Bu nedenle, bu hatanın önlenmesi için tarafların çevreleriyle olan ilişkilerine ve iletişimlerine dikkat etmesi gerekmekte. Aynı zamanda çevrenin ilişki üzerindeki etkisi oldukça minimal bir düzeye indirgenmeli. Yani ilişki üzerindeki söz hakkı herkesten önce çiftlere ait olmalı. Dolayısıyla çevre ile olan iletişimin dengeli şekilde yürütülmesi ilişki için sağlıklı olacaktır. Bu noktada denge sağlandıktan sonra, her iki tarafın da ailesine ve arkadaşlarına çiftler tarafından aynı ilgi ve alakanın gösterilmesi gerektiğini de hatırlatmak istiyorum. Ailenizin de çevrenizin de sizin ilişkinizden beklentisi sizin mutlu olmanızdan ibarettir.

 

5-Çiftlerin Birbirine Karşı Empati Göstermemesi

Empati eksikliği olan bir kişi, ilişki içerisinde partnerinin duygusal değişimlerini anlamakta zorluk çeker. Partnerin duygusal ihtiyaçlarını göz ardı edebilir veya onları küçümseyerek basite indirgeyebilir. Sadece kendi duygu ve düşüncelerine odaklanılması karşı tarafın bakış açısını anlamamaya ve onun beklentilerini yok saymaya sebep olabilir. Bu, partnerin duygusal olarak desteklenmediğini hissetmesine ve ilişkide kopukluk yaşanmasına neden olabilir.

 

6-İlişkide İlginin Azalması

İlişkilerde ilgisiz davranmak, birçok soruna yol açabilen bir davranıştır. İlgisizlik, partnerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamamak, onunla yeterince iletişim kurmamak ve ona gereken önemi vermemek anlamına gelir. Bu tür bir davranış, ilişki içinde kurulan bağın zayıflamasına ve zamanla kopmasına neden olabilir. İlgisiz davranmanın birçok sebebi olabilir. Bunlardan biri, kişinin kendi sorunlarıyla meşgul olması veya stresli, yoğun bir dönemden geçmesidir. Bu durumda, kişi partnerine yeterince zaman ve enerji ayıramaz ve ilişkiye gereken özeni gösteremez. Diğer bir sebep ise rutinleşme ve alışkanlıkların oluşmasıdır. İlişkinin başlangıcında yoğun ilgi ve heyecan yaşanırken, zamanla bu heyecan azalabilir ve partnerler birbirlerine karşı daha az ilgili hale gelebilir.

İlgisiz davranmanın ilişkiye etkileri oldukça önemlidir. Taraflar kendini değersiz hissedebilir ve ilişkide yalnız olduğunu düşünebilir. Bu da güvensizlik duygularının ortaya çıkmasına ve iletişim problemlerinin artmasına yol açabilir. İlgisizlik, çiftlerin birbirinden duygusal olarak uzaklaşmasına ve ilişkiden kopmasına neden olabilir. Ayrıca, ilgisiz davranan kişi, partnerinin ihtiyaçlarını göz ardı ettiği için onunla arasında bir duvar oluşturur ve iletişim kopukluğu yaşanır.

İlgisiz davranmanın üstesinden gelmek için iletişim çok önemlidir. İlişkideki sorunları açıkça konuşmak, duyguları paylaşmak ve birbirine zaman ayırmak gereklidir. Partnerin ihtiyaçlarını anlamak ve ona destek olmak da ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar. Ayrıca, ilişkiye heyecan katmak için yeni deneyimler yaşamak, birlikte vakit geçirmek ve ortak ilgi alanları bulmak da önemlidir.

 

7-İlişki İçerisinde Çiftlerin Kendilerine Özel Alan Yaratmaması

İlişkinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için özel alanların yaratılması gereken önemli bir konudur. Özel alanlar, çiftlerin karşılıklı olarak kendilerini ifade etme, dinlenme, düşünme ve kendi şahsi ihtiyaçlarını karşılama fırsatı buldukları yerlerdir. Bu özel alanlar ilişkinin devamlılığı ve mutluluğu açısından büyük bir rol oynar. Özel alanlar ilişkilerde bağımsızlık ve özgürlük duygusunu destekler. Her bireyin kendi istekleri, ilgi alanları ve öncelikleri vardır. Bu özelliklerin korunması, bireylerin kendilerini ifade etme özgürlüğünü hissetmelerini sağlar. İlişkide özel alanların yaratılması, her iki tarafın da bağımsızlığını ve özgürlüğünü korumasına yardımcı olur. Bu da ilişkinin daha dengeli ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur. Özel alanlar çiftler arasında iletişimi güçlendirir. İlişkide sürekli birbirinin yanında olmak, zamanla rutinleşebilir ve monotonlaşabilir. Özel alanlar, çiftlerin birbirlerinden ayrı vakit geçirmelerini sağlayarak, yeni deneyimler yaşamalarına ve farklı konular hakkında konuşmalarına olanak tanır. Bu da çiftlerin birbirlerini daha iyi anlamalarını ve ilişkilerini derinleştirmelerini sağlar.

 

8-Birbirine Karşı Yardımcı Olmamak- Yardımı Esirgemek

İlişkilerde yardımlaşma ve destek olma, sevgi, saygı ve anlayışın göstergelerindendir. Ancak bazen çiftler, çeşitli nedenlerle birbirlerine yardım etmekten kaçınabilirler. Bu durum, ilişkide olumsuz sonuçlara yol açabilir ve ilişkinin kalitesini düşürebilir. Eğer bir taraf diğerine yardım etmek yerine onu yalnız bırakır veya umursamaz davranırsa bu oluşturulan güven sarsılır ve ilişkideki oluşturulan o bağ zayıflar. Sağlıklı bir ilişki için, çiftlerin birbirlerine destek olması, ihtiyaçlarına duyarlılık göstermeleri ve birlikte hareket etmeleri önemlidir.

 

9-Sürekli Kıskançlık İçinde Olmak

İlişkide sürekli kıskançlık hissetmek ve bunu yansıtmak, genellikle güvensizlik, düşük özsaygı, kontrol isteği veya geçmiş deneyimlerden kaynaklanabilir. Kıskançlık, birçok insanın ilişkilerinde zaman zaman yaşadığı doğal bir duygudur. Ancak sürekli kıskançlık hissi, ilişkinin sağlıklı gelişimi için sorun yaratabilir. Sürekli kıskançlık hissi, partnerin davranışlarını sürekli izleme, takip etme veya kontrol etme eğilimiyle kendini gösterir. Bu durum, diğer kişinin özgürlüğünü kısıtlayabilir ve aralarında saygı eksikliği yaratabilir. Ayrıca, sürekli kıskançlık hissi, sık sık tartışmalara, güvensizlik duygusuna ve yıpratıcı bir ilişki ortamına neden olabilir. İlişkideki her iki tarafın da duygularını açıkça ifade etmesi ve endişelerini paylaşması önemlidir. Ancak, bu iletişimin saldırganlık veya suçlama şeklinde değil, anlayışlı ve destekleyici bir şekilde yapılması gerekmektedir.

 

10-İlişkide Çiftlerin Birbirini Manipüle Etmesi

Manipülasyon, ilişkide güç dengesini bozarak, bir tarafın diğerine istediğini yaptırmasını sağlar. Ancak, manipülasyon sağlıklı bir ilişki dinamiği oluşturmaz ve karşılıklı güvene dayalı bir ilişkiyi zedeler. İlişkiler, çiftlerin birbirleriyle bağlantı kurdukları, anlaşma, saygı ve sevgi temelinde büyüttükleri özel duygusal bir iletişimle devam eder. Ancak bazen, bir kişi diğerini etkilemek ve istediklerini elde etmek için manipülasyon tekniklerine başvurabilir. Manipülasyon genellikle bilinçli veya bilinçsiz olarak gerçekleştirilir. Manipülatif davranışlar, ilişkide güç dengesini bozar ve etkilenen kişinin kendi ihtiyaçlarını, isteklerini ve duygusal sağlığını ihmal etmesine yol açar.

Çiftlerden biri diğerinin zayıf noktalarını veya korkularını kullanabilir. Gerçeği saptırarak veya yalanlarla diğerini kontrol altına almaya çalışabilir. Bu, karşı tarafın yanlış şeyler bilmesine ve karar verme yeteneğinin zayıflamasına neden olur. Sürekli olarak diğerini kontrol altında tutmak için baskı uygulayabilir. Karşı tarafın özgürlüklerini kısıtlayarak, kararlarına müdahale ederek veya bağımsızlığını sınırlayarak ilişki içerisindeki baskınlığı elinde tutmaya çalışır. Manipülasyon, ilişkinin temelinde güven eksikliği yaratır ve sağlıklı bir bağ kurulmasını engeller.

Sağlıklı bir ilişki, karşılıklı saygı, anlayış, açıklık ve şeffaflık gerektirir. Her iki tarafın da kendi duygusal ihtiyaçlarını ifade etmesi ve karşılıklı olarak destek olması önemlidir. Manipülasyondan kaçınmak için, iletişimde dürüstlük ve empatiye odaklanmak gerekir.

 

11-İlişkide Birbirini Sürekli Eleştirmek

İlişkilerde eleştiri, zaman zaman ortaya çıkabilen bir durumdur. Ancak, sürekli birbirini eleştirmek ilişkilerin sağlıklı ilerlemesini olumsuz etkileyebilir. Her ilişkinin kendine özgü dinamikleri vardır ve zaman zaman tartışmalar veya anlaşmazlıklar yaşanabilir. Bu normaldir ve ilişkinin büyümesi için fırsatlar sunabilir. Ancak, sürekli birbirini eleştirmek ilişkide olumsuz bir atmosfer yaratır ve ilişkinin sağlıklı ve huzurlu ilerlemesini engeller. Eleştiriler, bazen yapıcı olabilir ve ilişkinin iyileşmesine yardımcı olabilir. Ancak, sürekli eleştiri ilişkide güvensizlik ve huzursuzluk yaratır. Eleştirilen kişi kendini sürekli savunma pozisyonunda bulur ve bu da iletişimi zorlaştırır. Sürekli eleştiri, ilişkideki olumlu hislerin azalmasına neden olabilir. Eleştirilen kişi kendini değersiz veya yetersiz hisseder ve bu da özgüvenini zedeler. Eleştiriye maruz kalan kişi, kendini ifade etmekten kaçınabilir veya ilişkide geri çekilebilir. Bu da duygusal bağın zayıflamasına yol açar. Eleştirilen kişi, eleştirilerden kaçınmak için kendini ifade etmekten çekinebilir veya gerçek düşüncelerini paylaşmaktan vazgeçebilir. Eleştirilerin sürekli devam edeceği endişesiyle hareket eder. Bu durumda, iletişim kopukluğu yaşanır ve sorunlar çözümsüz kalır. Sağlıklı bir ilişki için eleştirinin yapıcı bir şekilde kullanılması önemlidir. Eleştiriler, karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde yapılmalıdır. Eleştirilerin amacı, ilişkinin gelişimine katkıda bulunmak ve ortak çözümler bulmaktır. Ayrıca, eleştiriler yerine olumlu geri bildirimler ve takdir ifadeleri de ilişkinin mutluluğu için önemlidir.

 

12-İlişkide Zıt Fikirlere Saygı Göstermemek

Bir ilişkide zıt fikirlere saygı göstermemek, iletişim ve uyum açısından sorunlara yol açabilir. İlişkilerde farklı düşüncelere sahip olmak normaldir ve bu farklılıkların kabul edilmesi önemlidir. Zıt fikirlere saygı göstermediğinizde, partnerinizle açık ve sağlıklı iletişim kurmanız zorlaşır. Tartışmalar daha sert bir hal alabilir ve anlaşmazlıklar çözümsüz kalabilir. Bir ilişkiyi güçlü kılan şeylerden biri, ortak değerlere ve amaçlara sahip olmaktır. Zıt fikirlere saygı göstermediğinizde, bu ortaklık ve bağ güçsüzleşebilir ve duygusal bağınız zayıflayabilir. Zıt fikirlere saygı göstermemek, önyargı ve ayrımcılığın temelini oluşturabilir. Bu da ilişkinizde haksızlık ve adaletsizlik hissi yaratabilir. Bu nedenlerle, bir ilişkide zıt fikirlere saygı göstermek önemlidir. Farklılıkları kabul etmek, iletişimi güçlendirebilir, ilişkiyi derinleştirebilir ve ortak bir anlayış ve uyum sağlayabilir.

 

13-İlişkide Geçmiş Deneyimleri Yansıtmak

İlişkilerde geçmiş deneyimlerin sürekli gündeme gelmesi oldukça yaygın bir durumdur. İnsanlar, geçmişte yaşadıkları olumsuz deneyimlerden etkilenebilir ve bu deneyimleri şu anki ilişkilerine yansıtabilirler. Partnerinizle açık ve dürüst bir iletişim kurun. Geçmişte yaşanan deneyimlerin sizi nasıl etkilediğini ve bu konuda nasıl hissettiğinizi paylaşın. İlişkinizin temelinde sağlıklı bir iletişim olduğunda, geçmiş deneyimlerin etkisi azalabilir. Partnerinizin geçmiş deneyimlerini anlamaya çalışın. Onun duygularını ve endişelerini dinleyin ve ona destek olun. Empati göstermek, ilişkinizin daha sağlam temeller üzerine inşa edilmesine yardımcı olabilir. Hem siz hem de partneriniz için önemli olan şey, geçmişi geride bırakarak şu anki ilişkiye odaklanmaktır. Geçmişte yaşananları sürekli hatırlatmak yerine, geleceğe yönelik planlar yapmaya ve birlikte güzel anılar oluşturmaya odaklanın.

 

14-İlişkide Birbirine Uyum Sağlayamamak

Çiftler farklı değerlere, ihtiyaçlara, beklentilere ve iletişim stillerine sahiptir, bu da ilişkilerde uyumsuzluklara neden olabilir. Duygularınızı, düşüncelerinizi ve ihtiyaçlarınızı açık bir şekilde ifade etmeye çalışın. Aynı zamanda partnerinizin de duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışın. İlişkinizde ortak hedefler belirlemek, uyum sorunlarını azaltabilir. Birlikte çalışabileceğiniz, paylaşabileceğiniz ve heyecan duyabileceğiniz ortak hedefler belirleyerek ilişkinizi güçlendirebilirsiniz. Herkesin farklı olduğunu unutmayın ve partnerinizin farklılıklarını kabul etmeye çalışın.

 

15-İlişki İçinde Çiftler Arasında Güç Çatışması Yaşanması

İlişkilerde güç çatışmaları, partnerler arasında farklı beklentiler, ihtiyaçlar ve değerlerin olduğu durumlarda ortaya çıkabilir. Her bireyin ilişkiden farklı beklentileri olabilir. Bu beklentiler, zaman yönetimi, ev işleri, maddi konular veya iletişim gibi farklı alanlarda ortaya çıkabilir. Farklı beklentilerin çatışmalara yol açması oldukça yaygındır. Bazı insanlar ilişkide kontrolü ellerinde tutmak veya egemen olmak isteyebilirler. Bu durumda, güç mücadeleleri ve çatışmaları ortaya çıkabilir. Sağlıklı bir ilişkide ise karşılıklı saygı ve eşitlik ön planda olmalıdır. İlişkilerde güç çatışmalarını çözmek için ortak bir noktada buluşmak, denge ve uzlaşma önemlidir. Her iki partnerin de ihtiyaçlarının ve görüşlerinin dikkate alındığı huzurlu bir ortam yaratılmalıdır. Karşılıklı anlayış, esneklik ve empati ilişkideki güç çatışmalarını azaltabilir.

 

16-Çiftlerin Farklılıklarını Yüzlerine Vurması

Farklılıkların yüzüne vurulması, partnerinizi eleştirmek, aşağılamak veya suçlamak anlamına gelebilir. Bu tür bir davranış, karşı tarafı savunmaya geçirebilir, güvensizlik yaratabilir ve ilişkinin sağlıklı ilerlemesini engelleyebilir. Ayrıca, sürekli olarak farklılıklara odaklanmak olumsuz bir atmosfer yaratır ve ilişkide mutsuzluğa yol açabilir. Arada kurulan saygının azalmasına sebep olur. Aynı zamanda bu farklılıkların sürekli olarak dile getirilmesi zamanla arada duygusal bağı zayıflatır, hoşgörü azalır. Bu farklılıkların sağlıklı bir şekilde yönetilmesi ve anlayışlı bir iletişimle ele alınması önemlidir.

 

17-İlişkide Zamanla Sıkılmak Eskisi Gibi Keyif Alamamak

Rutinden kaçmak için birlikte yeni deneyimler yaşayabilirsiniz. Birlikte seyahat etmek, yeni hobiler edinmek, spor yapmak veya farklı sosyal etkinliklere katılmak gibi aktiviteler ilişkinize heyecan katabilir. Yoğun iş temposu veya diğer sorumluluklar nedeni birlikte geçirdiğiniz zaman azalmış olabilir. Ancak, ilişkinizi canlı tutmak için birlikte kaliteli zaman geçirmeniz gerekmektedir. Ortak ilgi alanlarına sahip olduğunuz aktivitelere zaman ayırın. İlişkinizde romantizmi canlandırmak için çaba gösterin. Partnerinize küçük sürprizler yapın, romantik akşam yemekleri düzenleyin veya birlikte romantik bir tatil planlayın. Romantik anlar ilişkinizi canlı tutmaya yardımcı olabilir. Kendinizi geliştirmek için zaman ayırın, özel alanlarınızı genişletin ve kendi hedeflerinize odaklanın. Bireysel olarak mutlu olduğunuzda, ilişkiniz de olumlu etkilenecektir.

 

18-Dışarıda Yaşanan Sorunları İlişkiye Yansıtmak 

Dışarıdaki stresli durumlar, iş problemleri, mali sıkıntılar veya aile sorunları gibi faktörler, bir ilişkide huzursuzluk ve gerginlik yaratabilir. Bu durum çiftler arasında iletişim sorunlarına, artan tartışmalara veya duygusal uzaklaşmaya neden olabilir. Yoğun çalışma temposu da çiftlerin birlikte geçirecekleri zamanı kısıtlayabilir. Bu da ilişkideki bağlantıyı zayıflatabilir ve birbirlerine olan ilgiyi azaltabilir. Fiziksel olarak yan yana olsanız dahi bir kişinin aklı farklı bir sorun ile meşgulse duygusal anlamda yanınızda olmayabilir. Bu şekilde ilişkide beklentiler gerçekleşmemeye başlamış olur. Taraflardan biri stresli olduğu için daha tahammülsüz ve sinirli olabilir ve bu da ilişkideki tartışmaların artmasına neden olabilir. Dışarıda yaşanan zorluklarla başa çıkma yöntemleri bulmak ve birbirlerinin hislerine saygı göstermek, ilişkinin mutluluğunu ve sağlamlığını artırabilir.

 

19-İlişki İçerisinde Sorumluluk Üstlenmemek

İlişki içerisinde sorumluluk üstlenmemek, birçok olumsuz sonuca yol açabilen bir davranıştır. Sorumluluk, ilişkilerin sağlıklı ve dengeli bir şekilde ilerlemesi için önemli bir faktördür. Ancak bazı insanlar, ilişkilerinde sorumluluk almaktan kaçınabilirler. Bu durum, ilişkinin ilerlemesini zorlaştırabilir ve çiftler arasında güvensizlik, hayal kırıklığı ve mutsuzluk yaratabilir.

Sorumluluk üstlenmemek, ilişkide dengesizlik yaratabilir ve diğer tarafın üzerinde aşırı yük bırakabilir. İlişkide sorumluluk üstlenmeyen bir kişi diğer partnerin üzerine fazla yük bırakarak ilişkinin adaletsiz bir hale gelmesine sebep olur. Bu durumda, diğer partner sürekli olarak fedakârlık yapmak zorunda kalırken, sorumluluk üstlenmeyen kişi rahat bir şekilde hareket edebilir. Sorumluluk üstlenmeyen bir kişi, hatalarını kabul etmek yerine suçlamalarda bulunabilir veya sorunları görmezden gelebilir. Bu durumda iletişim kopukluğu yaşanır ve çözüm odaklı bir yaklaşım yerine tartışma ve kavga ortaya çıkar. Bu dengesizlik zamanla büyük bir probleme ve memnuniyetsizliğe yol açabilir. Sağlıklı bir ilişki için, her iki tarafın da sorumluluklarını kabul etmesi ve yerine getirmesi önemlidir. İlişki sorumluluk, iletişim kurmak, kararlar almak, ev işlerini paylaşmak, finansal sorumlulukları paylaşmak, duygusal destek sağlamak çok önemlidir. Her iki taraf da bu sorumlulukları adil bir şekilde paylaşmalı karşılıklı olarak birbirlerine destek olmalıdır.

 

20-İlişkide Birbirini Küçümsemek

İlişkilerde birbirini küçümsemek sağlıklı bir iletişim ve ilişki dinamiği yaratmaz. Birbirini küçümsemek, karşı tarafın duygularını incitebilir, özsaygısını zedeler ve ilişkide güvensizlik oluşturabilir. Uzun vadede ilişkiyi olumsuz etkileyebilir ve çatışmalara yol açabilir.

Sağlıklı bir ilişkide, saygı temel bir unsurdur. İlişki içerisindeki her iki taraf da birbirinin hislerine ve düşüncelerine saygı göstermelidir. Eleştiriler yapılırken, yapıcı bir şekilde iletişim kurulmalı ve karşılıklı olarak destekleyici bir tutum sergilenmelidir.

Eğer ilişkinizde birbirinizi küçümseyen bir tarafın olduğunu düşünüyorsanız, bununla ilgili açık bir iletişim kurmak önemlidir. Duygularınızı ve endişelerinizi paylaşarak, karşılıklı olarak anlayış ve değişim için bir yol bulmanız gerekir. Bir ilişkide sürekli olarak ve istemeden küçümseyici davranışlar sergileniyorsa ve bu durum ilişkiyi ciddi şekilde etkiliyorsa, sağlıklı bir ilişkiyi sürdürmek mümkün olmayabilir. Her iki tarafın da mutlu ve sağlıklı bir ilişki için eşit derecede çaba göstermesi önemlidir.

 

21-İlişki İçerisinde Değişime Direnç Göstermek

İlişkide gelişime kapalı olmak, bir ilişkide değişime, büyümeye veya ilerlemeye karşı dirençli olmayı ifade eder. İlişkilerde gelişim ve büyüme önemlidir çünkü insanlar zaman içinde değişir, hedeflerine ulaşır, deneyim kazanır ve bunlarda ilişkileri üzerinde etkili olabilir. Gelecekteki belirsizliklerden korkma ve güven eksikliği, bir kişinin ilişkide gelişime kapalı olmasına neden olabilir. Aşırı bağımlılık, bireyin kendi bireysel gelişimi ve büyümesi için zaman ve enerji ayırmaktan kaçınmasına neden olabilir. Kendi düşüncelerini değiştirmekte veya başkalarının görüşlerini kabul etmekte zorluk çekmek, ilişkilerde büyümeyi sınırlayabilir. Sağlıklı iletişim, ilişkinin büyümesi için önemlidir. İletişim eksikliği, sorunları çözmek, duyguları ifade etmek ve ilişkiyi derinleştirmek için gerekli olan iletişimsel becerileri engelleyebilir.

Gelişime kapalı bir ilişki, uzun vadede hayal kırıklığı ve mutsuzluk ile sonuçlanabilir. İlişkide büyümeye ve gelişmeye açık olmak için iletişimi güçlendirmek, esneklik ve hoşgörü göstermek, kişisel gelişim için zaman ayırmak ve ortak hedefler belirlemek önemlidir. Ayrıca, ilişkinin iki tarafının da değişime ve büyümeye hazır olması gerektiğini unutmamak önemlidir.

 

22-İlişkide Çiftlerin Birbirini Sürekli Başkalarıyla Kıyaslaması

İlişkilerde sürekli başkalarıyla kıyaslama yapmak oldukça yaygın bir davranıştır, ancak bu durum ilişkilere zarar verebilir. İlişkiler, her bireyin kendine özgü dinamiklere sahip olduğu özel bağlardır. Başkalarıyla kıyaslamak, ilişkinizin kendi özel yönlerini görmemenize ve değer vermemenize neden olabilir. Kıyaslama, kendinizi veya partnerinizi yetersiz hissetmenize, takıntılı düşünceler geliştirmenize ve memnuniyetsizlik duygularını beslemeye yol açabilir. Ayrıca, sosyal medya gibi platformlarda karşılaşılan mükemmellik sunumu da bu tür kıyaslamaları artırabilir.

Kendinizi ve partnerinizi kıyaslama eğiliminde olduğunuzda farkında olmaya çalışın. Bu farkındalık, düşüncelerinizi yönlendirmenize ve pozitif tutumlar geliştirmenize yardımcı olabilir. Her ilişki özeldir. Kendinizi ve partnerinizi değerlendirirken, ilişkinizin özel ve değerli yanlarını hatırlayın. Karşılaştırma yapmak yerine, birlikte yaşadığınız güzel anları ve güzel özellikleri takdir edin. Kendinize saygı duymanız ve kendi değerinizi takdir etmeniz de önemlidir. Başkalarıyla kıyaslamak yerine, kendinize, ilişkinize odaklanın ve kişisel hedeflerinize yönelerek kendi başarılarınızı kutlayın. Unutmayın, her ilişki kendine özgüdür, siz ve partneriniz arasında oluşturduğunuz bağ değerlidir. Başkalarıyla kıyaslamak sizi mutsuz edebilir ve ilişkinize zarar verebilir, bu yüzden kendi ilişkinizi ve kendinizi değerli hissetmeye odaklanmak önemlidir.

 

23-İlişkide İçine Kapanık Davranmak

İlişkilerde içine kapanık davranmak, ilişkinin huzurunu ve dinamiğini olumsuz etkilemektedir. İlişki içerisinde içine kapanık olmak iletişim sorunları da beraberinde getirebilir. Karşılıklı anlayış ve yakınlık kurmanızı engelleyebilir. Duyulan güveni de sarsma ihtimali vardır. Duyguları geri planda tutmak ve sorunlardan kaçmak güven duygusunu zedeleyebilir. İçine kapanıklık ilişki içerisinde çiftler arasında duygusal mesafe oluşturur. Yalnızlık hissinin artmasına sebep olur ve zamanla duygusal paylaşımı etkiler. Duygusal yoğunluğu biriktirmenize neden olabilir. Bu yoğunluk, zamanla patlamalara veya daha büyük problemlere yol açabilir. Duygusal paylaşımların eksikliği, ilişkide mutluluğun azalmasına neden olabilir. İçine kapanıklık durumu, romantik ilişkilerde sağlıksız bir ortam ve iletişim yaratabilir. İlişkide daha sağlıklı bir iletişim için, duygularınızı ifade etmek, paylaşmak ve birlikte aktif olarak iletişim kurmak önemlidir.

 

24-İlişkide Yaşanan Olumsuzlukların Yok Sayılması

Sorunları ertelemek veya görmezden gelmek, ilişkide çözülmesi gereken konularda düzelebilme fırsatını engeller. Sorunlar çözülmedikçe, ilişkide tekrarlanabilir ve büyüyebilir, daha büyük sorun haline gelebilir. Sorunlar, ihtiyaçlar, duygu ve düşünceler açıkça konuşulmadığı takdirde anlayış ve empati duygusunu da köreltir.

 Sorunların ertelenmesi çiftler üzerinde de bir baskı oluşturur. Gerginlik ve stres yüzünden daha farklı çatışmalarda ortaya çıkabilir. Sorunların ertelenmesi, ilişkideki temel sorunları çözmek ve ilişkiyi güçlendirmek yerine, sorunları daha da derinleştirir. Sorunlarla yüzleşmek, açık ve dürüst iletişim kurmak ve çözüm odaklı olmak, ilişkideki büyümeyi ve sağlığı destekler.

 

25-Çiftlerin İlişkilerini İkinci Plana Atması

Çiftler arasında ilişkinin öncelik olmaması zamanla hissedilen duyguların körelmesine ve aradaki duygusal bağın azalmasına neden olur. Karşılıklı ihtiyaçlar karşılanmadığında, duygu alışverişi ikinci plana atıldığında arada iletişim kopukluğu olur. Aradaki romantizm ve tutku zamanla azalmaya başlar. İlişkinin heyecanı körelir. İlişki ihmal edilmeye başlandığında ilişkiyi sağlıklı tutabilmek zor bir hal alır.

Bu nedenle, ilişkiye öncelik vermek ve önem vermek önemlidir. İlişkide zaman ayırmak, iletişimi güçlendirmek, karşılıklı ihtiyaçlara özen göstermek ve birlikte keyifli anlar yaratmak, ilişkinin sağlıklı ve tatmin edici olmasını destekler.

 

26-İlişkide Çiftlerin Birbirine Öfke ile Yaklaşması

Aşırı öfke durumu ilişki içerisinde iletişimi zorlaştırabilir. Öfkeyle verilen tepkiler hata üzerine hata yapmaya, yaşanılan sorun ufakta olsa büyümesine yol açabilir. Öfke patlamaları ilişki içerisinde korku ortamı oluşturur. Ve zamanla duygusal yıpranmaya sebep olur. Öfkenin sürekli tekrarlanması, sevgi ve yakınlık hissi yerine negatif duyguların öne çıkmasına neden olabilir. Aşırı öfke, ilişkinin sürdürülmesini zorlaştırabilir. Partnerler arasında sürekli çatışma ve gerginlik olması, ilişkinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini engelleyebilir. Öfke, ilişkilerde zaman zaman ortaya çıkabilen normal bir duygudur. Ancak, aşırı ve kontrolsüz bir şekilde ifade edildiğinde ilişkiye zarar verebilir. Öfkeyi yönetmek, sağlıklı iletişim becerileri geliştirmek ve duygusal kontrolü elde tutmak önemlidir. Profesyonel yardım almak da gerekebilir, özellikle şiddet veya saldırganlık durumunda.

 

27-İlişkide Sürekli Özür Dileyip Aynı Hataları Tekrarlamak

İlişkide sürekli özür dilemek ancak aynı hataları tekrarlamak, çiftler arasında güven sorunlarına, duygusal tükenmişliğe ve ilişkiyi zorlayıcı bir duruma yol açabilir. Sık sık aynı hataların tekrarlandığı bir ilişkide taraflar birbirine güven duymakta zorlanabilir. Ve bir süreden sonra duygusal olarak yorgunluğa dönüşür. Sürekli hataların tekrarlanması ve özür dilemenin ardından hiçbir değişikliğin olmaması kişinin kendisine duyduğu özsaygısını ve özgüvenini de etkileyebilir.

Özür dilemek yalnızca başlangıç için adım atmaktır. Asıl önemli olan şey hatalardan ders alıp bunu değiştirebilmek için kendini geliştirmek ve bu hataları tekrarlamamak için çaba göstermektir. Bu şekilde, ilişki daha sağlıklı ve güçlü bir şekilde ilerleyebilir.

 

28-Çözülen Sorunların Sık Sık Gündeme Getirilmesi

Sürekli olarak geçmişteki sorunları anımsamak ve anımsatmak duygusal olarak yorucu bir hal alabilir. Çiftler bu durumdan kaçınmak için birbirlerinden dahi uzaklaşabilirler. Çünkü sık sık geçmiş çözülen sorunları dile getirmek geçmişi yeniden yaşamak olur. Ve kapanan olumsuz duyguların yeniden gündeme gelmesine neden olur. Bu da aslında sorun olmayan bir ilişkinin olumlu yönlerini göz ardı etmeye sebep olmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, çözülen sorunları her fırsatta dile getirmek yerine, iletişimi olumlu yönde yönlendiren, geçmişteki sorunları değil gelecekteki adımları ve olumlu değişiklikleri odaklayan bir yaklaşım benimsemek daha sağlıklı olacaktır.

 

29-İş Hayatı ile Özel Hayatı Birbirine Karıştırmak

Çiftler iş yaşamıyla meşgul olduğunda, ilişkilerine ayıracakları zaman eksikliği azaldığında bu hissedilebilir. Bir tarafın sürekli olarak işe odaklanması, diğer partnerin kendisini ihmal edilmiş veya değersiz hissetmesine neden olabilir. Özellikle yoğun iş temposu aradaki iletişim bağını da azaltabilir. İletişim eksikliğinden dolayı ilişkide konuşulması gereken önemli konular göz ardı edilmiş olabilir. Çiftler stres altında olduklarında veya enerjileri düşük olduğunda, birbirleriyle olan iletişimleri de olumsuz yönde etkilenebilir.
Öngörülemeyen iş saatlerinden ötürü bir tarafın sürekli olarak planları veya etkinlikleri ertelemesi, diğer partnerde hayal kırıklığına neden olabilir. İş yaşamı ve özel hayat dengesi ile ilgili bu tür problemleri çiftlerin fark etmeleri ve açık iletişim kurarak birlikte çözmeye çalışmaları önemlidir.

 

30-İlişkide İhtiyaçların Dile Getirilmemesi

İhtiyaçlar dile getirilmediğinde, çiftler kendi ihtiyaçlarının karşılanmadığını hissedebilir ve bunun sonucunda kendilerini mutsuz hissedebilir. Zamanla içten içe biriken duygular bir süre sonrasında ani duygu patlamalarına neden olabilir ve sorunlar daha da büyüyebilir. Çiftler kendi zihinlerinde o ihtiyaçları tatmin etmeye çalışabilir. Ve bu da bazen yanlış anlamalara ve gereksiz çatışmalara yol açabilir. Çiftlerden biri diğerinden daha fazla fedakârlık yaptığında ilişkide duygusal dengesizlik oluşabilir. İhtiyaçların açıkça dile getirilmemesi, çiftlerin birbirlerini daha iyi anlamasını ve ilişkinin ilerlemesini, mutluluğunu engelleyebilir. Dile getirilen ihtiyaçlar üzerinde emek göstermek çiftlerin birbirine daha yakınlaşmasını ve ilişkinin daha olumlu bir şekilde ilerlemesini sağlar.

Psikolog Enes Dinçer, Eskişehir’de kendi özel psikoterapi merkezinde danışanları için özel terapi hizmeti vermektedir.

Yorum Yapın

Email adresiniz yorum yaptığınızda paylaşılmaz Required fields are marked *

Call Now Button