Sağlıklı olabilmenin ön koşullarından birisi yeterli ve dengeli beslenmektir. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. Beslenme ihtiyacının karşılanması, biyolojik bir gerekliliğinin yanı sıra psikolojik açıdan da önemlidir. Bireyler öfkelendiklerinde ya da kendilerini baskı altında hissettiklerinde normalden daha fazla yiyecek tüketebilirler. Bu yiyecek tüketiminin yapıldığı yeme problemlerinden birisi de duygusal yeme olarak tanımlanmakta olup duygusal yeme olumsuz duygulara karşılık olarak gelişen aşırı yeme eğilimini anlatan bir yeme bozukluğudur.
Yeme tutum ve davranışları genetik, çevre, hormonlar, bireyin o anki duygusal durumu, sosyo-demografik özellikler, geçmiş deneyimler, kültürel ve dini inanışlar, medya, beden algısı, şişmanlık, iştah vb. pek çok faktörden etkilenmektedir. Yeme tutumlarındaki değişimler yeme bozuklukları gibi bazı sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.
Duygusal yeme bozukluğu, duygusal durumların etkisi altında aşırı yeme davranışları sergileme ve bu davranışın kontrol edilememesi durumudur. Bu duygusal yeme bozukluğu genellikle stres, kaygı, depresyon gibi duygusal zorluklarla ilişkilidir. Duygusal yemeyi stres, depresyon, ebeveyn modellemesi, öfke, can sıkıntısı ve mutluluk etkileyebilmektedir.
Duygusal yeme bozukluğu olan bireyler, sık sık yoğun duygusal dalgalanmalar yaşarlar. Bu durumda, yiyecekleri duygusal rahatlama ya da kendilerini daha iyi hissetme aracı olarak kullanma eğilimi gösterirler. Örneğin, üzüntülü veya kaygılı olduklarında aşırı miktarda yiyecek tüketebilirler. Ancak, bu aşırı yeme davranışı sonrasında suçluluk, utanç veya pişmanlık duygularıyla karşı karşıya kalırlar.
Duygusal yeme bozukluğu, fiziksel açlık hissi olmadan yemek yeme isteğiyle ilgilidir. Bireyler, yiyecekleri sadece duygusal tatmin için tüketirler ve genellikle abur cubur, şekerli veya yağlı yiyecekleri tercih ederler. Bu durum zamanla kilo alımına yol açabilir.
Duygusal yeme davranışı yalnızlık, depresyon, anksiyete gibi duygu değişimlerine karşılık olarak genellikle normalden daha fazla yemek yemeye neden olan psikolojik yeme çeşidi olarak da tanımlanmıştır. Duygusal yeme olarak tanımlanan bu yeme davranışı, ruh halinin kontrolü için besin tüketiminin bir sonucudur. Duygularımızın, iştah ve besin alımı üzerinde %30-48 oranında artma veya azalmaya sebep olduğu belirtilmektedir.
Yemek yeme ihtiyacı hissederken, bu ihtiyacın fizyolojik açlık veya duygusal temelli açlık olup olmadığını belirlemek önemlidir. Duygusal yiyiciler, açlık hislerinin fizyolojik mi yoksa duygusal mı olduğunu ayırt edemezler. Normalde olumsuz duygular fizyolojik değişiklikleri tetikler ve iştah kaybına neden olur. Fakat duygusal yiyiciler olumsuz duygulara yiyerek tepki verirler.
Duygusal Yeme Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Yeme bozuklarının temel sebebi bilinmemekle birlikte biyolojik, gelişimsel, kültürel, psikolojik, ailesel ya da çevresel faktörler birleşiminden oluşmuş olabileceği belirtilmektedir. Birden çok etkenin bu bozukluğa sebep olabilmesinin yanında, özellikle modern toplumların ince bir beden üzerinden, güzelliği ve başarıyı tanımlaması, beden algısında yanılsamaya ve yeme bozukluklarının günden güne artmasına sebep olabilmektedir. Yeme bozukluklarının başlama ve devam etme sürecinde psikolojik deneyimlerin etkisi büyüktür. Duygular psikolojik süreçleri olumlu ve olumsuz anlamda etkileyebilmektedir.
Duygusal yeme bozukluğunun olası nedenleri:
Duygusal stres: Yoğun stres, kaygı, depresyon veya başka duygusal zorluklar duygusal yeme bozukluğunun gelişimine katkıda bulunabilir. Yiyecek, bazı insanlar için bir rahatlama ve geçici bir duygusal tatmin kaynağı olarak görülebilir.
Düşük özdeğer: Kendini değersiz hissetmek, düşük özgüvene sahip olmak veya beden imajı sorunları yaşamak, duygusal yeme bozukluğunun riskini artırabilir. Yiyecek tüketimi, bazı insanlarda kendilerini daha iyi hissettirebilen bir yöntem olarak algılanabilir.
Çocukluk deneyimleri: Duygusal yeme bozukluğu, çocuklukta yaşanan travmatik olaylar, istismar, ihmal veya aşırı koruma gibi olumsuz deneyimlerle ilişkilendirilebilir.
Yaşam tarzı: Beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı faktörleri ve sosyal çevre de duygusal yeme bozukluğunu etkileyebilir. Örneğin, yoğun çalışma temposu, sosyal baskılar veya yeme alışkanlıklarını etkileyen diğer kişisel veya çevresel faktörler bu durumu tetikleyebilir.
Biyolojik etkenler: Bazı araştırmalar, genetik ve nörolojik faktörlerin duygusal yeme bozukluğunda rol oynayabileceğini öne sürmektedir. Beyindeki kimyasal dengesizlikler veya hormonsal değişiklikler, bu bozukluğun gelişimine katkıda bulunabilir.
İlgili bir uzmandan yardım almak, bu bozukluğun nedenlerini daha iyi anlamak ve uygun tedavi seçeneklerini değerlendirmek için önemlidir.
Duygusal Yeme Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
Duygusal yeme bozukluğu, bir kişinin duygusal durumlarını kontrol etme konusunda zorluk yaşadığı ve bu nedenle beslenmesini duygusal ihtiyaçlarına bağlı olarak düzensiz hale getirdiği bir durumdur. Bu bozukluğun belirtileri çeşitlilik gösterebilir ve her bireyde farklılık gösterebilir, ancak genellikle aşağıdaki şekillerde ortaya çıkar:
Duygusal açlık: Kişi, duygusal açlığını gidermek için yoğun bir şekilde yemek yeme eğilimindedir. Özellikle stresli, üzgün veya endişeli olduğunda yeme isteği artar.
Yeme krizleri: Duygusal yeme bozukluğu olan kişiler, aniden gelen yoğun yeme krizleri yaşarlar. Bu krizler sırasında kontrol dışı bir şekilde büyük miktarlarda yiyecek tüketebilirler.
Duygusal tetikleyiciler: Stres, üzüntü, öfke veya tekdüze bir rutinden sıkılma gibi duygusal tetikleyiciler, kişide yoğun bir yeme isteği oluşmasına neden olabilir.
Duygusal bağımlılık: Yiyeceklere aşırı bağımlılık hissi vardır. Kişi, duygusal olarak rahatlamak veya kendini iyi hissetmek için sürekli olarak yiyecek arayışındadır.
Kilo problemleri: Duygusal yeme bozukluğu olan kişilerde kilo dalgalanmaları sıkça görülür. Yeme krizleri sırasında büyük miktarlarda yiyecek tüketildiği için kilo alma eğilimi mevcuttur.
Çaresizlik hissi: Kişi, duygusal yeme davranışını kontrol etmekte zorlandığını hisseder ve bu durumda çaresizlik hissiyle karşılaşabilir.
Duygusal yeme bozukluğu, karmaşık bir durumdur ve profesyonel yardım gerektirebilir. Bir terapist, bireyin durumunu değerlendirebilir ve uygun tedavi planını oluşturabilir.
Duygusal Yeme Bozukluğunda Bilişsel Davranışçı Terapinin Önemi
Bilişsel davranışçı terapi (BDT), duygusal yeme gibi zorlukları ele almak için etkili bir terapi yöntemidir. Duygusal yeme, kişilerin stres, üzüntü, sıkıntı veya diğer olumsuz duygularla başa çıkmak için aşırı yemek yemeleri durumudur.
Bilişsel davranışçı terapi, duygusal yemenin altında yatan düşünce kalıplarını ve davranışları araştırır. Terapi sürecinde, kişiye bu düşünce ve davranış kalıplarını fark etme ve değiştirmeye yardımcı olunur. Bu terapide ilk adım genellikle kişinin kendi düşünce, duygu ve davranışlarını gözlemlemesini içerir. Kişi, duygusal yemeye yol açan tetikleyicileri, düşünce kalıplarını ve sonrasında gelen davranışları fark etmeye çalışır.
İkinci aşamada, kişi duygusal yemenin arkasındaki düşünce kalıplarını incelemeye başlar. Örneğin, “Stresli olduğumda yemek beni rahatlatır” şeklinde bir düşünce olabilir. Bu düşünceyi sorgulayarak, gerçekçi olmayan veya zararlı düşüncelerin farkına varmak önemlidir.
Bilişsel davranışçı terapide hedef, gerçekçi ve pozitif düşünceleri güçlendirmektir. Kişi, duygusal yemeyle ilişkili olan olumsuz düşünceleri tanımlar ve bunları daha sağlıklı ve olumlu alternatif düşüncelerle değiştirmeyi öğrenir. Terapi sürecinde, kişiye duygusal yemeden kaçınma veya kontrol etme stratejileri öğretilir. Kişinin başa çıkma becerilerini artırmasına yardımcı olur ve sağlıklı alternatif davranışlar geliştirmesine destek olur.
Terapi sürecinde terapist, kişinin ilerlemesini izler ve geri bildirimde bulunur. Ayrıca, kişinin motivasyonunu ve destek sistemini güçlendiren bir ortam sunar.
Ancak her bireyin belirtileri ve ihtiyaçları farklı olduğu için, terapi süreci kişiye özgü olarak uyarlanır.
Duyguların Yeme Davranışı Üzerine Etkileri
Olumlu duygular, özellikle mutluluk ve sevinç gibi hisler, yeme davranışını artırabilir. İnsanlar kendilerini iyi hissetmek için yemek yemeyi tercih edebilirler. Örneğin, bir kutlama veya özel bir günde insanlar genellikle lezzetli yiyeceklerle kendilerini ödüllendirirler.
Öte yandan, olumsuz duygular da yeme davranışını etkileyebilir. Stres, üzüntü, kaygı veya sıkıntı gibi negatif duygular, kişinin yiyeceklere yönelmesine neden olabilir. Bu durumda, yiyeceklerin rahatlama veya teselli sağlayabileceği düşünülür. Ancak herkes için durum aynı değildir. Duygusal durumlara tepki olarak yeme davranışı, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bazı insanlar stres altında iştahlarını kaybederken, bazıları daha fazla yemek yeme eğiliminde olabilir.
Duygusal yeme negatif duygularla başa çıkmada psikolojik bir destek olarak kabul edilmektedir. Bununla beraber, duyguları tanımlamada ya da algılamada zorluk yaşanması tıkınırcasına yeme ataklarını tetikleyebilmektedir. Bireyler duygularını yoğun bir şekilde yaşarken, duygularının gerçekte ne anlama geldiğini belirlemekte zorlanırlarsa, bu duygu durumu ile baş edemeyeceklerini düşünebilirler. Örneğin “kendimi kötü hissediyorum’’ cümlesi daha genel bir ifade iken, “kendimi endişeli hissediyorum ve utanç duyuyorum’’ cümlesinde duygular daha ayrıntılı ifade edilmiştir. Eğer, bireyler duygularını ifade etmekte zorlanırsa, yaşadıkları rahatsızlık verici durumdan, dikkatini besinler aracılığı ile dağıtarak kaçınma davranışı sergileyebilmektedirler.
Çocuklarda Yeme Bozukluğuna Rastlanma Sıklığı Nedir?
Çocukluk döneminde sık görülen yeme problemleri sağlıklı çocuklarda %25- 45 oranında görülürken, gelişim geriliği olan çocuklarda bu oran %80’e kadar çıkmaktadır. Sağlıklı çocuklarda yapılan çalışmalarda ebeveynlerin %20-60’ının çocuklarının yeteri kadar yemediğini düşündükleri belirtilmiştir. Yoğun tıbbi ve davranışçı tedavi gerektiren ciddi yeme bozuklukları çocukların %3-10’unda görülmektedir.
Duygusal Yeme Bozukluğu Hangi Sorunlar ile Beraber Görülebilir?
Duygusal yeme bozukluğu, genellikle duygusal sıkıntıların, stresin ve başka duygusal faktörlerin etkisi altında aşırı yeme davranışının görüldüğü bir durumdur. Bu bozuklukla birlikte en sık görülen durumlar şunlardır:
Depresyon: Duygusal yeme bozukluğu ile depresyon arasında güçlü bir ilişki vardır. Depresyon, bir kişinin genel olarak düşük ruh hali, umutsuzluk hissi ve keyifsizlik yaşadığı bir ruh sağlığı sorunudur. Depresyon yaşayan kişiler, yemek yemeyle duygusal bir rahatlama bulma eğiliminde olabilirler.
Anksiyete Bozukluğu: Anksiyete bozukluğu, sürekli endişe, korku ve gerginlik hissiyle ilişkili olan bir durumdur. Bu durumda insanlar, olumsuz duyguları hafifletmek için yiyeceklere yönelebilirler.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan travma sonrası stres bozukluğu, kişinin yaşadığı travmanın etkilerini sürekli olarak deneyimlemesine neden olur. Bu durumda da yiyecekler, duygusal bir rahatlama sağlama veya travma sonrası stresin etkilerini hafifletme aracı olarak kullanılabilir.
Özsaygı Sorunları: Duygusal yeme bozukluğu, düşük özsaygı ve olumsuz beden imajı ile ilişkilendirilebilir. Kişi kendini kabul etmekte zorlanır ve yiyecekleri duygusal bir teselli kaynağı olarak kullanarak geçici bir rahatlama hissi elde etmeye çalışır.
İlişki Problemleri: Zorlu ilişkiler, aile sorunları, sosyal izolasyon gibi durumlar da duygusal yeme bozukluğuyla birlikte görülebilir. Yiyecekler, kişinin bu sorunlardan kaçmasını veya duygusal boşlukları doldurmasını sağlayabilir.
Bu durumlar genel olarak duygusal yeme bozukluğunun birlikte görüldüğü durumlar arasında yer alır. Ancak her birey farklıdır ve bu farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle, bireysel deneyimler ve durumlarda değişiklikler olabilir.
Aile ve Yeme Bozukluğu Arasında Nasıl Bir Bağ Vardır?
Pek çok psikiyatrik sorunu incelerken ailenin yadsınamayacak etkileri karşımıza çıkmaktadır. Kişiliği, yaşam görüşünü, davranışları etkileyen en önemli çevre elbette ki aile, anne-babadır. Aile içi ilişkiler, paylaşımlar, anne ve babanın karakter özellikleri ile çocuklarına yaklaşımları çocukların geleceğini etkilemektedir. Aşırı koruyucu ebeveynler veya çocukları ile mesafeli ilişkiler içinde olan, duygusal uzaklığı tercih eden ebeveynler farklı şekillerde çocuklarının yeme davranışlarını etkileyebilmektedir. Diğer yandan kimi ailelerde çocuklar kendilerini yalnız, reddedilmiş hissedip aileleri tarafından anlaşılmadıklarını düşünebilirler. Böylece kendilerini kanıtlama ve onay alma mekanizmasını fiziksel özellikleri üzerinden kurmaya çalışabilirler. Yeme, ebeveyn-çocuk ilişkisinin ve duygusal durumun duyarlı bir göstergesidir. Aile ilişkileri büyük çoğunlukla yeme bozukluğunun nedenleri arasında yer almaktadır.
Duygusal Yeme ile Fiziksel Yeme Arasındaki Farklar Nelerdir?
- Duygusal yeme genellikle duygusal tatmin veya rahatlama gibi duygusal nedenlerle ortaya çıkar. Örneğin, stres, sıkıntı, üzüntü veya mutsuzluk gibi duygusal durumlar duygusal yeme davranışına yol açabilir. Fiziksel yeme ise temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla ortaya çıkar. Yani fiziksel olarak gerçek bir açlık hissi duyulduğunda yemek yenilir.
- Duygusal yeme genellikle yüksek kalorili, yağlı veya şekerli yiyeceklere yönelme eğilimindedir. Bu, kişinin kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olabilecek “rahatlatıcı” veya “tadı güzel” yiyecekleri tercih etmesiyle ilgilidir. Fiziksel yemede ise, açlık hissinin giderilmesini sağlamak için genellikle daha dengeli bir menü seçilir.
- Duygusal yiyenler genellikle hızlı bir şekilde yemek yerler ve yiyecekleri kontrolsüzce tüketirler. Bu hızlı yeme davranışı, duygusal tatmini daha çabuk elde etme isteğiyle ilişkilendirilebilir. Fiziksel yiyenler ise genellikle daha yavaş yemek yerler ve açlık hissini tatmin etmek için yeterli miktarda yemeye odaklanırlar.
- Duygusal yiyenler genellikle doyma hissini geç fark ederler çünkü yeme davranışı daha çok duygusal memnuniyet üzerine odaklandığı için doygunluk sinyallerini göz ardı edebilirler. Bu nedenle, duygusal yiyenler aşırı yeme eğilimindedir. Fiziksel yiyenler ise doygunluk sinyallerini daha iyi algılarlar ve yeme davranışını bu sinyallere göre düzenlerler.
- Duygusal yeme, uzun vadede kilo alımına ve obeziteye yol açabilir. Ayrıca duygusal yeme davranışıyla baş etmek zor olabilir çünkü temelde duygusal bir yanıtı olan bir davranıştır. Fiziksel yeme ise genellikle daha dengeli bir beslenme düzeni ve sağlıklı bir vücut ağırlığı ile ilişkilidir.
Bu farklar, duygusal yeme ve fiziksel yeme arasındaki temel ayrımları ortaya koymaktadır. Ancak unutmayın ki her birey farklıdır ve bazı durumlarda duygusal ve fiziksel yeme davranışları arasında karmaşık bir etki olabilir. Eğer duygusal yemeyle ilgili sorunlarınız varsa, bir uzmandan destek almak önemlidir.
Duygusal Yemeyi Neler Tetikler?
Duygusal yeme, birçok farklı duygu veya durum tarafından tetiklenebilir. İnsanlar genellikle stres, üzüntü, mutsuzluk, sıkıntı, yalnızlık, öfke veya hayal kırıklığı gibi olumsuz duygularla başa çıkmak için yiyecekleri kullanabilirler. Bu durumda, yiyecek tüketmek bir tür “duygusal kaçış” veya geçici bir rahatlama sağlayabilir.
Yoğun çalışma temposu, finansal sorunlar, ilişki sorunları veya yaşamın diğer stresli durumları duygusal yeme davranışını tetikleyebilir.
Üzüntü, kaygı, depresyon veya yalnızlık gibi duygusal zorluklar, bazı insanların yiyeceklere yönelmesine neden olabilir.
Bazı insanlar zamanla duygusal yeme alışkanlığı edinirler. Örneğin, televizyon izlerken veya strese girdiklerinde otomatik olarak atıştırmalık yiyecekler tüketebilirler.
Yiyecekler, çocukluktan gelen güvenli ve huzurlu anılarla ilişkilendirilebilir. Bu nedenle, bazı insanlar zor bir durumla karşılaştıklarında, bu olumlu duyguları yeniden yaşamak için yiyeceklere yönelebilirler.
Duygusal yemeyi tetikleyen faktörler kişiden kişiye değişebilir ve herkesin farklı tetikleyicileri olabilir. Duygusal yemeyle mücadele etmek için duygusal tetikleyicileri belirlemek, duygusal ihtiyaçları tanımak ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmek önemlidir.
Duygusal Yeme Önlenebilir Mi?
Evet, duygusal yeme davranışıyla başa çıkmanın yolları vardır ve bu davranışı önlemek mümkündür. Duygusal yeme genellikle stres, sıkıntı, mutsuzluk veya boşluk hissi gibi duygusal durumlarla ilişkilidir. İşte duygusal yeme ile başa çıkmaya yardımcı olabilecek bazı stratejiler:
Farkındalık geliştirin: Duygusal yemeyle başa çıkmak için ilk adım, bu davranışı fark etmek ve nedenlerini anlamaktır. Kendinizi takip ederek, hangi duygusal tetikleyicilerin sizi yemeğe yönlendirdiğini belirleyebilirsiniz.
Duygusal ihtiyaçlarınızı tanıyın: Yeme alışkanlığının ardındaki duygusal ihtiyaçları belirlemek önemlidir. Yiyeceğe olan ihtiyacınız yerine duygusal ihtiyaçlarınıza odaklanmak için alternatif yollar bulun. Bu, hobilerle meşgul olmak, meditasyon yapmak, bir günlük tutmak gibi aktiviteleri içerebilir.
Sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirin: Duygusal olarak zorlandığınızda, sağlıksız bir şekilde yemek yemek yerine başa çıkma stratejileri kullanmayı deneyin. Bunlar egzersiz yapmak, yürüyüşe çıkmak, arkadaşınızla konuşmak, rahatlama teknikleri uygulamak veya ilgi duyduğunuz bir aktiviteyle meşgul olmak gibi etkili yöntemler olabilir.
Destek alın: Duygusal yemeyle başa çıkma sürecinde destek almak önemlidir. Bu destek, aile üyeleri, arkadaşlar veya bir terapist olabilir. Bir uzmana danışmak size daha fazla strateji ve rehberlik sağlayabilir.
Sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirin: Dengeli bir beslenme düzeni oluşturmak, sağlıklı besinlerle vücudunuzu beslemek duygusal yeme davranışını azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca yemek saatlerinde düzenli olmak ve yavaş yemek yemek de faydalı olabilir.
Unutmayın, herkesin duygusal yemeyle başa çıkma süreci farklı olabilir. Kendinize sabır gösterin ve hedeflerinize ulaşmak için küçük adımlar atarak ilerleyin.
Duygusal Yeme Terapi Süreci Nasıldır?
Duygusal yeme terapisi, duygusal yeme sorunlarıyla başa çıkmak için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Duygusal yeme genellikle stres, üzüntü, sıkıntı veya mutsuzluk gibi negatif duygularla ilişkili olan aşırı yeme eğilimidir. Bu durum, normalde açlık veya fizyolojik ihtiyaç olmadığı halde yiyecek tüketme davranışını içerir. Duygusal yeme terapisi, bireylerin duygusal yeme alışkanlıklarını anlamalarına, duygusal tetikleyicileri belirlemelerine ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmelerine yardımcı olur.
Duygusal yeme terapisinde ilk adım, duygusal yeme alışkanlıklarını fark etmek ve farkındalık geliştirmektir. Kişi, hangi duygusal durumlarda yemek yediğini, ne zaman yediğini ve nasıl hissettiğini izlemeye başlar.
Duygusal yeme terapisinde önemli bir adım, tetikleyici durumları belirlemektir. Bu, kişinin duygusal yeme davranışını tetikleyen belirli duygusal durumları veya olayları tanımlamasını gerektirir. Örneğin, stresli bir iş günü veya kişisel bir hayal kırıklığı duygusal yeme tetikleyicileri olabilir.
Duygusal yeme terapisi, kişinin duygusal ihtiyaçlarını belirlemesine yardımcı olur. Kişi, yemek yemeden önce hangi duygusal ihtiyacı karşılamaya çalıştığını anlamaya çalışır. Bu, gerçek açlıkla duygusal ihtiyaç arasındaki farkı ayırt etmeyi sağlar.
Duygusal yeme yerine daha sağlıklı başa çıkma stratejilerini geliştirmek önemlidir. Bunlar egzersiz yapmak, meditasyon yapmak, hobilerle ilgilenmek, destekleyici bir arkadaşla konuşmak veya günlük tutmak gibi aktiviteler olabilir. Yeni başa çıkma stratejileri duygusal ihtiyaçları karşılayacak ve yemeğe olan bağımlılığı azaltacaktır.
Duygusal yeme terapisi sırasında beslenme uzmanı veya diyetisyen ile çalışmak da faydalı olabilir. Sağlıklı bir beslenme planı oluşturulması ve düzenli yemek saatlerine uyulması, duygusal yeme alışkanlıklarını kontrol etmede yardımcı olabilir.
Bu terapi yöntemi, duygusal yeme sorunlarıyla mücadele etmek ve daha sağlıklı bir ilişki geliştirmek isteyen kişilere yardımcı olabilir. Bir uzmana danışmak, kişiye özel bir tedavi planı oluşturulmasına ve daha fazla rehberlik alınmasına yardımcı olabilir.
Psikolog Enes Dinçer, Eskişehir’de kendi özel psikoterapi merkezinde danışanları için özel terapi hizmeti vermektedir.
Kaynakça
İNALKAÇ, Seher, and Hülya ARSLANTAŞ. “Duygusal yeme.” Arşiv Kaynak Tarama Dergisi 27.1 (2018): 70-82.
Serin, Yeliz, and Nevin Şanlıer. “Duygusal yeme, besin alımını etkileyen faktörler ve temel hemşirelik yaklaşımları.” Psikiyatri Hemşireliği Dergisi 9.2 (2018): 135-146.
Esra, K. U. R. T., and Ö. R. Ü. N. Emel. “Yeme bozukluğu olan çocuğa yaklaşım.” Güncel Pediatri 14.3 (2016): 129-135.
FARAJİ, Haydeh, and Burcu FIRAT. “Yeme bozuklukları ve duygular.” Fenerbahçe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2.1 (2022): 153-174.
Ünlü G, Aras Ş, Güvenir T, Büyükgebiz B, Bekem Ö: Yeme reddi olan çocukların annelerinde kişilik bozuklukları, depresyon ve anksiyete belirtileri ve aile işlevleri. Türk Psikiyatri Dergisi 17(1): 2006.
Toker, Dilek Ertuğ, and Çiçek Hocaoğlu. “Yeme bozuklukları ve aile yapısı: Bir gözden geçirme.” Düşünen Adam 22.1-4 (2009): 36-42.
Özkan, Nilüfer, and Saniye BİLİCİ. “Yeme davranişinda yeni yaklaşimlar: sezgisel yeme ve yeme farkindaliği.” Gazi Sağlık Bilimleri Dergisi 3.2 (2018): 16-24.