09:00 - 20:00
OfisAy Palas Rezidans Hoşnudiye Mahallesi 732. Sokak N: 34 D: 37 Tepebaşı / ESKİŞEHİR
Bizi Takip Edin

İlişki ve Çift Terapisi

Çiftler ve aile bireyleri arasında yaşanan problemleri ele alan, aralarında daha iyi ve daha açık iletişim kurmayı hedefleyen bireylere yol göstermek amaçlanmaktadır. Zaman zaman aile bireyleri ve çiftler arasında yaşanan sorunların arttığı, iletişimin azaldığı hassas dönemler yaşanabilmektedir. Bu hassas dönemde her zaman kendi başınıza çözümler bulamayabilir, kısır döngü içerisinde kaybolabilirsiniz. Her ilişkide yaşanan sorunlar farklılık göstermektedir. Yaşanan sorunların kaynağının belirlenmesi çözüm sürecine giden yolda atılması gereken en önemli noktadır.

İlişki ve çift terapisinde amaç, yaşanan sorunların temelinin belirlenerek çözüm yoluna gidilmesi, doğru iletişim kanallarını çiftler arasında oluşturabilmek, yaşanan hassas dönemi onarabilmek amaçlanmaktadır. Yaşanan problemler üzerinden suçlu-suçsuz aranmaz. Aksine tarafsızca, güvenilir bir ortam içerisinde karşılıklı etkileşimden kaynaklanan çatışmaların çözümü için terapi yapılır. Sağlıklı bir ilişki karşılıklı emek ister.
Eskişehir Psikolog olarak görüşmelerimizde ilişkiyi daha güvenli, daha sağlıklı bir alana dönüştürmek için çözüm yollarıyla ilgilenilmektedir.

Eskişehir çift terapisi

Bu terapide önemli olan husus, çiftlerin iş birliği halinde istekli ve inançlı olmalarıdır. Bu şekilde önce çiftlerin ihtiyaçları belirlenmekte olup, daha sonrasında da bu ihtiyaçlara yönelik beklenti ve hedefler üzerine çalışmalar yapılarak seanslar gerçekleştirilmektedir. Seanslar ilişkide yaşanmış ve yaşanması olası sorunlar için çözüm yetisi geliştirmeyi ve ömür boyu sürecek mutlu bir ilişki/evliliğin dinamiklerini oluşturmayı hedeflemektedir. Bunun içinde hem çift hem de bireysel seanslar düzenlenmektedir. Sorunlar ileri boyuta ulaşmadan ve olası yaşanabilecek problemleri kriz yaşanmadan çözülebilmesi için sorunların henüz başında bir uzmandan destek alınması gerekmektedir. Beraber çalışabileceğimiz bazı konular şöyledir;

-Evlilik ve ilişki içerisindeki uyum
-Aile ve ilişkide yaşanan çatışmalar
-Duygusal ihmalsizlik
-Aldatma ve aldatılma
-Evlilik düzenine alışma süreci
-Boşanma süreci
-Evlilik öncesi süreci
-Çiftlerin aile bireyleri arasında yaşanan çatışmalar
-İş ve özel hayat arasındaki uyumsuzluk
-Geçmiş ilişkiler
-Ebeveynlik
-İlişkide sınırlar

 

Çift terapisi nasıl yapılır?

Çift terapisi, çiftlerin beraber katılımı ile gerçekleşmektedir. Seans içeriğine bağlı olarak gerekli olması halinde bazen çiftler arasında bireysel katılımda gerçekleşir. İlişkide bütünlük kurulması amaçlanır.

 

Çift terapisi kaç seans sürüyor?

Her ilişkinin temeli ve ilişkide yaşanan sorunlar farklılık göstermektedir. Seans süresi önceden ön görülebilen bir durum değildir. Seans içeriğine bağlı olarak değişkenlik gösterebilen bir süreçtir. Danışanların bu noktada emek göstermesi, motivasyonları, istekli katılım sağlamaları bu süreci etkileyen hususlardır.

 

Çift terapisinden nasıl sonuç alınır?

Yaşanan sorunların günlük rutin içerisinde olumsuzluk yaratmadığı, problemlerin olması halinde iki tarafında emeği ile çözüm üretilebilmesi, sorunları önceden ön görülerek ilişkiye verebileceği zararları beraber çözme yetisinin hayata uygulanabilmesi halinde yeni bir seans hedeflenmeyebilir.

 

Çift terapisi almak istiyorum ama eşim/partnerim katılmak istemiyor, ne yapabilirim?

Çift ve ilişki terapisi çiftlerden birinin katılım konusunda olumsuz olması halinde terapi diğer eş/partner ile yürütülebilir. Fakat çiftlerin terapi sürecine beraber katılımı süreci olumlu etkileyen bir durumdur.

 

Tükenmiş sevginin belirtileri nelerdir?

Sevgisiz ilişkiler, tamamen kopma noktasına gelmeden önce tükenmek üzere olduğuna dair bazı belirtiler verir. Bunlar:

Partnerinizin size olan ilgisinde azalma başlamış, size herhangi biri gibi davranmaya başlamışsa, mecbur kalmadıkça sizinle iletişime geçmiyor hayatındaki önemli gelişmeleri sizinle paylaşmıyorsa, sizi motive etmek yerine motivasyonunuzu olumsuz yönde etkiliyorsa,

Boş vakitlerinde aile ve arkadaşlarıyla vakit geçirip sizinle vakit geçirmekten kaçınıyorsa,

Gelecek planlarına sizi dahil etmiyor daha çok bireysel planlar yapmaya başlamışsa, partnerinizin sevgisinin tükenmeye başlamış olma ihtimali yüksektir.

 

Terk edilme korkusu belirtileri nelerdir?

İnsanların sevdiği birisi tarafından terk edilme durumuna karşı hissettikleri korkudur.

Daha sık olarak çocuklarda görülmekle beraber her yaş ve cinsiyette yaşanabilecek bir duygudur. Bu duyguyu bir kişiye karşı yoğun şekilde hisseden bireyler hayatlarını aldıkları kararlarını da kaybetmekten korktuğu kişiyi merkeze koyarak almaya başlar. Bu yoğun duygu bazen bireyde depresyon, öfke, iletişim problemleri, özgüven düşüklüğü gibi sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Bu duygu ile beraber oluşabilecek sorunlarda bireysel davranış terapisi tercih edilmektedir.

 

Sevgimizi nasıl daha çok hissettirebiliriz?

Sevgimizi daha çok hissettirmek istiyorsak şu hususlara dikkat edelim;

-Karşımızdaki bize bir konuyla ilgili bir şey anlatıyorken onu daha dikkatli dinlemek

-İletişim dilimizi her daim saygılı ve kibar tutmak

-Dinlemek kadar yargılamadan dinlemekte önemli, yargısız dinlemek

-Varlığını ve anlaşıldığını daha çok hissettirmek

-Hoşlanıp hoşlanmadığı şeyleri bilerek bu konuda hassas yaklaşmak

-En ufak bir başarısını bile takdir etmeyi ihmal etmemek

-Güzel sözler sarf etmek

 

Retroaktif kıskançlık ilişkiye nasıl yansır?

Retroaktif kıskançlık, ikili ilişkilerde karşı tarafın geçmişine yönelik yapılan kıskançlıktır.

Birey karşı tarafın kendisinden önce tanıdığı, görüştüğü, yaşadığı ilişkisiyle ilgili olumsuz duygular besleyerek bunu gündeme getirmesidir. Şu an ile geçmişin kıyaslaması çok fazla yapılır. Ortada şüphe uyandıracak bir şey yokken karşı tarafa güvensizlik hissedilir. ve acaba eskiye döner mi korkusu sürekli tedirgin etmeye başlar. Merak duygusu çok ön plandadır, karşı tarafın hayatına bütünüyle hâkim olmak iç güdüsü ile hareket edilir. Öncelikle bu kıskançlık duygusunun varlığını kabul etmek gerekir. Her konuda olduğu gibi bu konuyu da açık bir şekilde konuşabilmek gerekir. Herkesin bir geçmişi vardır ve dürtüleri kontrol etmeye çalışmak bu kıskançlığın dozunu ayarlamaya yardımcı olacaktır.

 

Obsesif sevgi bozukluğu nedir?

Takıntılı sevgi bozukluğu olarakta adlandırılır. Bireyin sevdiği kişiye karşı takıntılı olmasını ifade eder. En belirgin özelliği, karşısındaki kişiyi fazla sahiplenme ile beraber onun “sahibi” olduğuna inanarak her konuda ona müdahale etmeye ve yönetmeye çalışmasıdır.

Karşıdaki kişiye karşı takıntılı tavırlar sergilemek, öz güven eksikliği yaşamak, ikili ve sosyal ilişkilerinde aşırı kıskançlık yapmak, karşıdaki kişinin tüm hal ve hareketlerini kontrol altında tutmaya çalışmak bu duruma örnek gösterilebilir. Bu duruma sebep olan etmenleri ortaya çıkarmak için adım atmak çözümün ilk seçeneği olabilir.

 

İlişkiyi zora sokan 5 temel durum?

Sağlıklı bir ilişkiyi zora sokabilecek temel hatalardan birkaçı şöyle sıralanabilir:

1.) AİLE YAPILARI

İkili ilişki içerisinde bireylerin geldikleri aile yapıları kendi ilişkilerini de şekillendirmeye başlıyor. İki farklı aile yapısının olduğunu var sayarsak ortak yeni bir yapı oluşturmak daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.

2.) DEĞİŞİM

Bireyler ikili ilişkilerde genelde karşıdaki kişinin olumsuz davranışlarında hemen çözüm bulup değişmesini talep ediyor fakat konu kendisine geldiği zaman yeteri kadar bu konuda istekli olmayabiliyor. Çözümü ilk karşı taraftan beklemek yerine

iş birliği ve uzlaşma yolu ile ortak çözüme gidilmesi gerekmektedir.

3.) REKABET -GÜÇ ÇATIŞMASI

İkili ilişkilerde bir konu etrafında karar alınırken bir kişinin daha baskınlık kurması ve karşı tarafı da bu kendi kararına uymak zorunda bırakması durumudur. Ortak iletişim dili kurularak ortak karar çevresinde uzlaşılmalıdır.

4.) İLETİŞİMSİZLİK

Bireyler bazen söylenenden çok daha fazlasının karşısındaki kişi tarafından anlaşılmasını bekliyor. İletişimsizlik, ilişki içerisinde anlam karmaşıklığına sebep olur. Karşılıklı şekilde en açık haliyle konular konuşulmalıdır.

5.) ZAMANLA DUYGU DEĞİŞİMİ

Bireyler ilişki içerisinde bazı anlarda aralarındaki bağın ilk günkü gibi olmadığını düşünebilir. İlişkiler hep aynı düzlemle ilerlemez. Olumsuzluğa çekmeden her şeyin yolunda olduğuna inanmak gerekir.

 

İlişkilerde iletişimsizlik nereden kaynaklanır?

İletişim her güçlü ilişkinin mihenk taşlarından biridir. Doğru bir şekilde iletişimin kurulamadığı ilişkiler, bağ ne kadar güçlü olursa olsun kopma eğilimindedir. İlişkide iletişim problemlerine yol açacak davranışlar:

-Geçmişe takılı kalmak.
-Karşı tarafın hayallerini, ideallerini, değerlerini küçümsemek.
-Tartışma esnasında karşı taraf ile iletişimi kesmek
-Herhangi bir durumda sürekli karşı tarafta hata aramak.
-Başkaları ile kıyaslamak, genellemek.
-Karşı taraf ile ilgili dinlemeden ön yargılarda bulunmak
-Tartışmaları, problemleri görmezden gelmek ve problemden kaçmak.

 

Sevildiğimizi nasıl anlarız?

Bazı zamanlarda insanların duygularını anlamakta zorlanabiliriz. Arkadaşlık ilişkilerinde, duygusal ilişkilerde veya iş hayatımızda hangi duyguya konumlandırıldığımızı anlamak için bazı durumlarda bir rehbere ihtiyaç duyabiliriz. İlişkilerimizde sevildiğimizi anlamanın en basit yöntemleri ise;

-Kendisinden, ailesinden, çocukluğundan ve anılarından sizlere bahseder.

-Sizin nasıl olduğunuz, nasıl hissettiğiniz ile ilgilenir.

-Sizin kişisel alanınıza, çevrenize, duygu ve düşüncelerinize saygı duyar ve hassasiyet gösterir.

-Gelecek planlarında sizde olursunuz, sizinle beraber de gelecek planları yapar.

-Gözler yalan söylemez, gözler ile etkin bir iletişim dili kurar.

-Sizinle görüşmek için en dolu zamanlarında bile vakit ayırır.

-Bir problem yaşadığınızda çözmek için uğraşır, sizin için emek verir.

-Sizin yanınızda doğal, olduğu gibi davranır. Gösterişe başvurmaz.

 

İlişkide farkındalık nedir?

Bir başkasını neden ve nasıl sevdiğimizi anlama sürecimizdir. Başarılı bir ilişkinin temelinde yatan farkındalıkta budur. Önce kendimizi doğru anlamalıyız ki bir başkasını gerçekten sevebilelim. Sağlam ve istikrarlı bir ilişki yaşamanın temelinde bu vardır. Kendi ihtiyaçlarımızı, duygu ve düşüncelerimizi, beklentilerimizi anlamak çok önemlidir. İlişkilerdeki bu farkındalık geriye bakacağımız zaman ile de alakalıdır. Küçük yaşta öğrenilen yaşanılan deneyimler geleceğimizi de şekillendirir.

 

Bağlanmama korkusu nedir?

Bir kişiye veya yaşadığı ilişkiye bağlanmaktan kaçarak tedirginlik duymasıdır. İkili ilişkiler genellikle yüzeysel ve kısa süreli olur. İlişkinin sağlam bir temele oturabilmesi için karşılıklı güvenin tam oturmuş olması gerekir. Böylelikle daha sağlıklı bir ilişki ortaya çıkar. Bağlanmaktan korkan kişiler genellikle karşı tarafta kusur aramaya eğiliminde olur. Karşı taraf ne yaparsa yapsın memnun olmazlar. Bazı bireylerde ise karşı tarafın kendisine bağlanmasına engel olmaya çalışmak şeklinde gözlemlenebilir. Öncelikle bu duygunun varlığının farkında olmak çözümü için önemli bir adımdır. Bağlanma korkusunu yenebilmek için önce o korku ile yüzleşmek gerekir.

 

Aile içi iletişimin zayıflama nedenleri nedir?

Aile içi iletişim becerileri bazı sebeplerle zayıflayabilir veya temelinden zayıf olabilir. Bu durumun yaşanmasının sebepleri;

  • Kişilerin birbirini dinlememesi,
  • Karşıdaki kişinin duygu ve fikirlerinin görmezden gelinmesi, onlara gereken önemin verilmemesi,
  • Karşıdaki kişinin olduğu gibi kabul edilmemesi,
  • Bireyleri ilgilendiren konuların yüzeysel bir şekilde konuşulup geçilmesi,
  • Önceden yaşanmış olumsuz olaylara sıkı sıkıya bağlı kalınması ve dönem dönem bunların gün yüzüne çıkması,
  • Sürekli eleştirel bir tavır takınılması,
  • Karşı tarafın kendisini anlatmasına, ifade etmesine izin verilmemesi,
  • Birlikte yapılan faaliyetlerin önemsenmemesi,
  • Yalan söylenilmesi,
  • Karşı tarafı anlamaya değil, yargılamaya yönelik olunması,
  • İlk adımın, fedakârlıkların hep karşı taraftan beklenilmesi,
  • Sorunları konuşup çözüme kavuşturmak yerine küsülmesi, konuşulmaması,
  • Yönlendirme yapılması,
  • Tehdit etmek,
  • Kişinin, karşı tarafın söylediklerinden çok kendi yorum ve çıkarımlarına inanması,
  • Karşı tarafla dalga geçilmesi, onun küçük düşürülmesi,
  • Şiddete başvurulması,
  • Hakarette bulunulması,
  • Karşı tarafa güvenmek yerine yoğunlukla şüpheyle yaklaşılması,
  • Sorulan soruların cevaplanmaması, geçiştirilmesi,
  • Emir içeren konuşmalar yapılması,
  • İlişkide baskın taraf olmaya çalışılması,
  • Karşı tarafı anlamaya değil suçlamaya yönelik bir tutumun sergilenmesi,
  • Kendi fikirlerini kabul ettirme çabası,
  • Yaşanan küçük problemlerin olduğundan büyütülmesi gibi yapılan hatalar aile içi iletişimin zayıflamasına ve aile fertlerinin birbirlerinden bir noktada kopmalarına neden olmaktadır.

 

Aile İçi İletişimi Güçlendirmenin Püf Noktaları

  • Aktif bir dinleyici olun. Bir aile bireyiniz size bir şey anlattığında onu dinlediğinizi, ona önem verdiğinizi beden dilinizle yansıtın.
  • Her ne olursa olsun karşınızdaki kişiye saygı duyun.
  • Karşınızdaki kişiyi olduğu gibi kabul edin.
  • Olaylara onun gözünden bakmaya çalışın. Empati, bütün ilişkilerin temel taşlarından biridir.
  • Ailecek birlikte vakit geçirebileceğiniz etkinlikler düzenleyin. Birbirinize zaman ayırın.
  • Ev içinde demokratik bir ortam oluşturun. Herkesin fikrini ortaya koyduğu ve her fikrin önemli olduğu ortam yaratın.
  • Yaşanan sorunları yorum katmadan açık ve net bir şekilde ortaya koyun.
  • Biri bir şey anlattığında telefon, televizyon, gazete gibi başka şeylerle uğraşmak yerine o kişiye, anlatılana odaklanın.
  • Aileyi ilgilendiren durumlarda herkesin söz hakkı olmasına özen gösterin.
  • Sizi rahatsız eden bir durum olduğunda susmak yerine olduğu gibi ortaya koyun.

 

İlişkide karşı tarafa sevgimizi daha fazla nasıl gösterebiliriz?

İlişkilerimizde karşımızdaki kişiye sevgimizi daha çok hissettirmek istiyorsak şu hususlara dikkat etmemiz gerekir;

  • Karşımızdaki bize bir konuyla ilgili bir şey anlatıyorken onu daha dikkatli dinlemek
  • İletişim dilimizi her daim saygılı ve kibar tutmak
  • Dinlemek kadar yargılamadan dinlemekte önemli, yargısız dinlemek
  • Varlığını ve anlaşıldığını daha çok hissettirmek
  • Hoşlanıp hoşlanmadığı şeyleri bilerek bu konuda hassas yaklaşmak
  • En ufak bir başarısını bile takdir etmeyi ihmal etmemek
  • Güzel sözler sarf etmek

 

Sağlıklı bir ilişkininin olmazsa olmazları nelerdir?

İkili ilişkilerde çift taraflı düşünebilmek ve bunu ilişkiye yansıtabilmek çok önemlidir. Bunun yanında sağlıklı ilişkinin olmazsa olmazları şu şekilde sıralanabilir:

  • Güven
  • Özel kişisel alan
  • Açık ve akıcı iletişim
  • Anlayış, hoşgörü
  • Farklı sosyal ortamlar
  • Şefkat
  • Ortak beklenti sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmazlarıdır diyebiliriz.

 

Retroaktif kıskançlık nedir?

Retroaktif kıskançlık: ikili ilişkilerde karşı tarafın geçmişine yönelik yapılan kıskançlıktır.

Birey karşı tarafın kendisinden önce tanıdığı, görüştüğü, yaşadığı ilişkisiyle ilgili olumsuz duygular besleyerek bunu gündeme getirmesidir.

Şuan ile geçmişin kıyaslaması çok fazla yapılır.

Ortada şüphe uyandıracak bir şey yokken karşı tarafa güvensizlik hissedilir ve acaba eskiye döner mi korkusu sürekli tedirgin etmeye başlar. Merak duygusu çok ön plandadır, karşı tarafın hayatına bütünüyle hakim olmak iç güdüsü ile hareket edilir.

Öncelikle bu kıskançlık duygusunun varlığını kabul etmek gerekir. Her konuda olduğu gibi bu konuyu da açık bir şekilde konuşabilmek gerekir. Herkesin bir geçmişi vardır ve dürtüleri kontrol etmeye  çalışmak bu kıskançlığın dozunu ayarlamaya yardımcı olacaktır.

 

İyi bir evlilik için alınabilecek önlemler?

Çocukluktaki aileden duygusal olarak ayrılmanın sağlanıp, evliliğe tam anlamıyla yatırım yapmak, böylelikle iki aile ile olan bağlantıların tanımlanması.
•    Ortak değerler üzerinde bir birlik kurarken, iki kişinin de bağımsızlığına özen gösterilmesi.
•    Zengin ve zevkli bir cinsel yaşamın kurulması ve bunun aile ve iş yaşamından etkilenmemesinin sağlanması.
•    Çocuğu olan aileler için; ebeveynliğin getirdiği zor görevlerin göğüslenip, bebeğin evliliğe yaptığı etkilerin hazmedilmesi. Herkesin kendi bağımsız alanının kalmasına özen gösterilmesi.
•    Yaşamda yer alan kaçınılmaz krizlerle yüzleşebilmek ve başa çıkabilmek.
•    Zor durumlarda evlilik bağının gücünü koruyabilmek. Evlilik; çiftlerin farklılıklarını, öfkelerini ve çatışmalarını ortaya koyabildikleri bir “güvenli alan” olmalı.
•    Şaka ve neşenin yaşama geçirilmesi; sıkıntı ve insanlardan kopmanın engellenmesi.
•    Çiftin birbirlerinin sevgi, destek, beğenilme ve bakılma ihtiyaçlarını karşılaması.
•    Zamanın getirdiği değişikliklerle yüzleşirken, ilk günlerin romantik, ideal imgelerini canlı tutmak.

Yorum Yapın

Email adresiniz yorum yaptığınızda paylaşılmaz Required fields are marked *

Call Now Button