Stres yaşamın her noktasında yaygın olarak karşımıza çıkabilen ve yaşanılan bir duygudur. Stres kişinin hayatındaki zorluklarla nasıl başa çıkabildiği, duygularını ne denli yönetebildiği gibi durumlar ile de yakından ilişkilidir. Vücut stres yaratan bir durumla karşılaştığında veya stresli bir olaya maruz kalıp şahit olduğunda vücut bu durumda savaş ya da kaç tepkisi vermektedir. Bu tepkinin hem davranışsal hem de fiziksel etkileri vardır. Kısa süreli yaşanılan stres kişiyi tetikleyerek harekete geçmesini veya etkili kararlar alabilmesini destekleyebilir ancak günlük hayatın içerisinde kronikleşen ve sürekli maruz kalınan stres bir süre sonrasında kişinin hayatını, bakış açısını hem zihinsel hem fiziksel yönden olumsuz etkileyecektir.
Stres Nedir?
Stres, kişinin yaşadığı zorluklara ve çevresindeki olumsuz baskılara karşı verdiği zihinsel ve psikolojik bir tepkidir. Bu tepki vücudun içinde bulunduğu şartlara karşı uyum sağlama çabasını göstermektedir. Kişiyi doğrudan etkilediği gibi stres altında olan bir kişi bu duygusunu etrafına da olumlu ya da olumsuz şekilde yansıtabilmektedir. Stres kendiliğinden meydana gelen bir duygu değildir. Kişinin bulunduğu koşullarda karşılaştığı koşulların zorlukları, bir belirsizlik hali vb. gibi durumlarda ortaya çıkabilmektedir.
Kişinin gündelik yaşamı içerisinde karşılaştığı zorlukların yaratmış olduğu stres duygusu kişinin uzun vade de hem günlük hayatını hem duygularını hem fiziksel hem de psikolojik yönden olumsuz etkileyebilmektedir. Bu günlük yaşamı daha da zorlaştırabilmektedir.
Stres yaratıcı faktörlerden her kişi aynı düzeyde etkilenmez. Kişilerin farklı şekillerde etkilenme düzeyleri ve bu stres duygusunu yönetebilme becerileri zamanla ve birbirinden farklı şekilde oluşmaktadır.
Stres duygusu kişinin hayatında tamamen yok olabilecek bir duygu değildir. Ancak bu stresi doğru yönetebilmek ve olumsuz yönlerinin etkisini azaltabilmek mümkündür. Bu sebepten stres ne kadar dış etkenlere bağlı gibi gözüken bir duygu olsa da stres yönetimi ve etkileri tamamen kişi ile ilgilidir.
Stres Neden Oluşur?
Çevre Etkisi
Çevresel faktörlerin stresin oluşumuna etkisi mevcuttur. Kişinin yaşadığı ortam, iş koşulları, çalışma ortamı, okul faktörü, arkadaşları ve ailesi, sosyal beklentiler gibi etmenler kişinin çevresi tarafından kendisinde oluşabilecek stresin temelini oluşturabilmektedir.
İş Yeri Baskısı: İş yeri içerisinde kişinin maruz kaldığı baskılar, iş arkadaşları ile iletişim, yüksek iş performansı beklentileri, işsiz kalmaktan korkmak gibi etmenler kişinin strese maruz kalmasına neden olabilmektedir.
Aile ve Arkadaş Ortamı: Aile ve arkadaş ortamlarında kişinin karşılaşabileceği iletişim sorunları, anlaşmazlıklar kişinin strese maruz kalmasına neden olabilmektedir. Aile ve arkadaş ortamı kişinin stresli anlarına destek olabilirken aynı zamanda bu stresin tetikleyicisi de olabilirler.
Maddi Koşullar: Maddi koşulların gün içerisinde strese önemli derecede etkisi mevcuttur. Gelir gider düzeyi, borçlar, işsizlik korkusu, finansal anlamda belirsiz durumlar gibi etmenler stresin oluşumunda etkilidir.
Kıyaslama: Kişinin sürekli olarak kendisini çevresindeki diğer insanlar ile kıyaslaması duygusal anlamda olumsuz duygulara sahip olmasını sağlayabilir. Kişinin çevresindeki diğer kişilerin başarılarına, yaptıklarına, statüsüne vb. gibi özelliklerine odaklanması kendisine karşı duyduğu öz güvenini ve öz saygısını zedeleyebilir. Ve beraberinde stresi ortaya çıkarır. Özellikle sosyal medya platformları üzerinden görünen mükemmel hayat algısı ve bunu takip etmek kişinin kendi hayatına karşı olumsuz hissetmesine neden olarak stres yaşamasını tetiklemektedir.
Teknolojinin günümüzde hızla ilerlemesi, gün içerisinde sürekli olarak bir bilgi bombardımanına maruz kalmak ve iletişim halinde olmak yaşanılan stresi arttırabilir. Günümüzde bilgiye erişim git gide daha da kolaylaşıyor. Günlük haber akışını takip etmek ve sürekli olarak olumsuz haberleri görmek kişiyi duygusal anlamda yorabilir ve daha fazla stres yaşamasına neden olabilmektedir.
Stres Belirtileri Nelerdir?
Strese verilen tepki, ortamda ne olduğuna değil, kişinin duruma karşı verdiği yanıta bağlı olarak meydana gelmektedir. Aynı olayı yaşayan farklı kişiler, hatta bazen aynı kişi bile farklı zamanlarda farklı tepkiler gösterebilmektedir.
Fiziksel Belirtiler
Kişi kendisini yorgun hissedebilir. Uyuşukluk, çarpıntı, nabzın yükselmesi, hızlı nefes alıp verme gibi fiziksel problemler görülebilir.
Yaşanılan stresten ötürü kişi kas ağrıları yaşayabilir. Titreme ve üşüme, ağız kuruluğu, aşırı terleme durumları yaşanabilmektedir.
Baş dönmesi veya baş ağrısı ortaya çıkabilir. Kişinin yeme problemi ile karşılaşma ihtimali de yüksektir. Kişinin ya iştahı açılır ya da iştahında kapanma gözlemlenebilir.
Psikolojik Belirtiler
Kişi sabırsız bir hal alabilir. Kendisini daha gergin ve öfkeli hissedebilir. Stres ile beraber kaygı da ortaya çıkabilmektedir.
İçi huzursuz olur, en ufak bir olayda bile endişelenebilir. Aşırı hassas tepkiler verebilir. Karar vermede güçlük yaşar. Uyku bozukluğu görülebilir.
Kişi yaşayacağı en ufak problemde dahi aşırı tepkiler verebilir. Bu durumda kişinin gündelik yaşamını olumsuz etkiler. Stres altındaki bir kişi genelde çabucak sinirlenir. Çevresindeki diğer kişilerin duygu ve davranışlarına karşı tahammülsüz olabilirler. Duygusal anlamda inişler ve çıkışlar sık sık yaşanır.
Zihinsel Belirtiler
Kişinin stres yaşadığı zamanda zihinsel belirtilerinin arasında en rastlanılan belirti dikkat eksikliği ve kişinin sorumluluklarında unutkanlık yaşamasıdır. Aklı stres yaratan duruma takılı olduğu için kişi odaklanma problemi yaşayabilir. Aynı zamanda stres, kişinin odaklanmayla beraber düşünme becerisini de olumsuz yönde etkileyebilir ve karar alması gereken bir süreç olduğunda kişi karar verirken zorlanabilir. Bu durum kişinin iş veya okul hayatındaki performansını ve günlük yaşamındaki iletişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Stres altındaki bir kişi sık sık sürekli endişeli ve kaygılı düşüncelere sahip olabilir ve bu durum kişinin gelecekle veya o anla ilgili karamsar bir bakış açısına sahip olmasına neden olur.
Sosyal Belirtiler:
Kişi stres altına girdiği zaman genelde sosyal ortamlardan uzak durma eğilimi gösterirler. Bu durumda kişi arkadaşlarını görmekten kaçınabilir, ailesinin yanında durmak istemeyebilir, yalnız kalmanın daha iyi geleceğini düşünebilir. Toplu etkinliklerden ve sosyal çevresinden stres altındayken uzak durmayı tercih edebilir.
Kişisel Farklılıklar ve Stres
Her kişinin duyguları, düşünceleri ve davranış kalıpları birbirinden karakter özellikleri sebebiyle farklılık gösterir. Bu farklılıklar kişinin stres ile başa çıkabilme ve stres duygusuna karşı verdiği tepkilerinde farklı olmasını sağlar.
Bir olay sonrası kişinin strese kapılması tamamen o durumu kendi hayatı ve karakteri için bir yük kaynağı olarak görüp görmemesine bağlıdır. Bu duruma göre de kişi stres ile başa çıkma mekanizmalarını kullanır. Farklı karakter özellikleri olayları farklı yorumlamaya ve değerlendirmeye sebebiyet verir. Bu yüzden her olay herkes için stres verici oladabilir veyahut olmayadabilir.
Bu durumdan anlaşıldığı üzere bir kişi stresi yoğun şekilde yaşarken bir diğer kişi stres yaratan durumla daha rahat şekilde başa çıkabilmektedir. Bu kişiler arasındaki karakter özelliklerinin farklılığından kaynaklanır.
Kişiler arasındaki bu farklı karakter özellikleri kişilerin stres ile başa çıkabilme mekanizmaları üzerinde önemli etkiye sahiptir. Her kişinin kendisine özgü psikolojik iyi hali ve deneyimlerine göre stresi yönetme şekilleri vardır. Narin ve kırılgan bir yapıda olan kişi stres ile başa çıkarken daha çok zorlanabilir. Stres anında kendisini çok baskı altında hissedebilir ve daha fazla üzüntüye kapılabilir. Olayın ve stresin etkisinden kurtulmakta zorlanabilirler. Ancak daha soğukkanlı, duygusal olarak dengesini koruyabilen birisi stresli bir olaya maruz kaldığında kendi tepkilerini ve duygularını daha rahat yönetecektir. Stresten daha az etkilenir.
Tüm bunların yanı sıra kişi kendisi stres ile başa çıkmaya çalışırken sosyal çevresi ve ailesi de önemli bir rol alır. Kişinin çevresinden ve ailesinden destek alması kişinin daha çok rahatlamasına neden olabilir. Kişinin yaşı daha genç ise yaşadıkları deneyimlerden ötürü stres karşısında daha ani tepki verebilir ve stresten daha fazla etkilenebilir. Ancak yetişkin ve ileriki yaş dönemlerinde deneyime de bağlı olarak kişi kendisinde stres ile başa çıkabilme mekanizmasını daha rahat geliştirmiş olabilmektedir.
Yapılan araştırmalara göre cinsiyet unsuru da kişinin strese karşı verdikleri tepkiyi de etkilemektedir. Cinsiyet farklılıkları kişinin stres yaratan bir durum karşısındaki davranışları fazlasıyla etkilemektedir. Kadınlar araştırmalara göre çok daha fazla stres baskısı yaşarken erkeklerin bu stres halini yüzeysel yaşadığı belirtilmiştir.
Aynı zamanda kişinin yaşadığı yerin kültürel değerleri, yaşam tarzları da strese karşı verdiği tepkileri etkileyebilmektedir. Farklı yerlerde yaşayan farklı kültürü benimseyen kişilerin stresi algılama ve stresi yönetme becerileri birbirlerinden farklı olabilmektedir.
Her kişi yaşadığı stresli olaylar karşısından birbirinden farklı tepkiler verir. Tepkiler benzerlik gösterse dahi bire bir aynısı değildir. Kişinin bu noktada yaşı, hayatı yaşama tarzı, düşünce kalıpları gibi birçok konuda etkilidir.
Bu nedenle her kişinin stresle başa çıkma becerisi ve yöntemi de farklı olmaktadır. Bireyler kendileri için stres faktörlerini, stres kaynaklarını belirleyebilmelidir. Ve bu stres kaynaklarına göre kendileri için en uygun olabilecek stres yönetimi becerisini öğrenmek için adım atmalıdır.
Stres Türleri Nelerdir?
Akut Stres: Kişinin ani gelişen tehlikeli veya zorlayıcı bir durum karşısında maruz kaldığı stres türüdür. Örneğin bir trafik kazası, ani tehlikeli durumlar gibi.
Kronik Stres: Uzun zaman boyunca devam eden, kişinin hayatında sık sık maruz kaldığı kronikleşen bir stres durumudur. Örneğin, kişinin okul veya iş yerindeki baskı unsurları, sorumlulukları, aile içi veya sosyal çevresindeki problemleri, iletişim problemleri veya ciddi sağlık sorunları kişinin kronik stres yaşamasına neden olabilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Kişinin yaşadığı travmatik bir olay sonucu ortaya çıkan stres türüdür. Örneğin, doğal afet, istismar, aile içi şiddet gibi örnek olaylardan sonra rastlanabilmektedir.
İlişki Stresi: İlişki içerisinde yaşanan iletişim sorunları, partnerle yaşanan karşılıklı anlaşmazlıklar, boşanma durumu veya sık sık ayrıl barış ilişkisi yaşamak gibi nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Bu ilişki stresi kişinin duygusal ve psikolojik duygu durumunu olumsuz etkileyebilir. Duygusal dengesini bozabilir.
İş Stresi: Kişinin iş yerinde yaşadığı performans baskıları, iş arkadaşları ve iş verenleri arasındaki problemler, fazla iş yükü, rekabet ortamı gibi durumlar kişinin iş stresi yaşamasına neden olmaktadır. İşyerinde yaşanan stres kişinin iş sürecindeki performansını olumsuz yönde etkiler.
Sağlık Stresi: Kişinin kendisinde veya çevresinde kronik sağlık sorunu yaşayan birisinin olması, ani gelişen sağlık problemleri, sağlık problemi belirtileri ve bunların hastane ve tedavi süreçleri gibi durumlar kişinin sağlık stresi yaşamasına neden olmaktadır. Sağlık stresi kişiyi fiziksel etkilediği gibi duygusal anlamda da olumsuz etkilemektedir.
Okul Stresi: Bir öğrenci okul içerisinde arkadaşları ile ilgili problemlerinde, ders ve sınav sorumluluklarında, ödevlerinde, beklentilerinin içerisinde strese maruza kalabilmektedir. Bu durum beraberinde okul stresini getirir.
Stresle Başa Çıkmak İçin Neler Yapılabilir?
Stresi etkili bir şekilde yönetmeyi öğrenmek fiziksel ve zihinsel sağlığı iyileştirmenin yanı sıra daha mutlu ve dengeli ve sakin bir yaşam sürmeye yardımcı olacaktır. Stresle başa çıkmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla, durumu ya da duruma verilen tepkileri değiştirmeye stres yönetimi denir.
Bireysel olarak kullanılan bazı stratejiler, stresle başa çıkmada çok gerekli ve önemli bir yer tutmaktadır. Bireysel stratejiler, stres yönetiminde oldukça etkili olabilir. Stres, herkesin yaşadığı bir durumdur ve kişiden kişiye farklılık gösterir. Ancak bazı bireysel stratejiler stresi azaltmak ve kontrol altına almak için yardımcı olabilir. Yönetilmeyen stres, kişinin hayatında depresyon, anksiyete, öfke sorunları ve diğer duygusal ve zihinsel sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yüzden stres yönetimini öğrenmek ve uygulamak, stresi kontrol altına almak, daha iyi ruh halini ve zihinsel sağlığı destekleyecektir. Stres yönetimi, daha iyi ikili iletişim kurmanıza ve yaşanan çatışmaları daha etkili bir şekilde çözmenize yardımcı olur. Bu da kişisel ve profesyonel ilişkilerin sağlığını iyileştirebilir.
Öncelikle nefes egzersizleri çok önemlidir. Nefes alma teknikleri, anlık olarak meydana gelen stresi hafifletmek için etkili bir yol olabilmektedir. Bu teknik, sosyal etkileşim ve fiziksel aktivite ile vücudun her gün karşılaştığı birçok stresli olayın ardından kişinin normal fizyolojik ritmine dönmesine yardımcı olmaktadır. Bedeni gevşetebilme yolunda atılması gereken ilk adım nefesi kontrol etmektir. Bu nedenle, nefes teknikleri de vücuttaki gerilimden sistematik bir şekilde kurtulmaya yardımcı olan alternatif bir tekniktir.
Egzersiz, stres hormonlarının azalmasına ve mutluluk hormonlarının artmasına yardımcı olabilir. Meditasyon ve yoga vücudu hem fizyolojik hem de psikolojik olarak rahatlatan egzersizler arasında yer almaktadır. Hem doğru nefes alıp vermeyi öğretir hem de kişinin daha rahatlamasına ve huzurlu olmasına yardımcı olur. Yoga hareketleri vücut kaslarının gerginliğini azaltabilir ve fiziksel anlamda rahatlama sağlayabilir. Bu, vücudun yaşadığı stresi daha iyi idare etmesine yardımcı olabilir. Yoga aynı zamanda kişinin odaklanma becerisini geliştirir. Böylelikle stresin yaratmış olduğu zihinsel karmaşıklığın önüne daha rahat geçilebilir.
Egzersizlerin yanı sıra sağlıklı ve dengeli beslenmek vücudun stres ile başa çıkmasına yardımcı olan bir unsurdur. Sağlıklı ve dengeli beslenme ile beraber vücudun bağışıklık sistemi ve genel sağlık durumunu güçlenebilir. Bu durum stresle başa çıkmak için kişinin ihtiyacı olan enerjiyi artırabilir. Aynı zamanda fiziksel olarak kişinin daha zinde hissetmesine yardımcı olur.
İyi bir uyku düzeni ve yeterli, dengeli uyku süresi, zihinsel ve fiziksel sağlığın korunmasına ve stresin etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Uykusunu iyi alan bir kişinin konsantrasyonu daha aktif ve daha zinde olur. Yetersiz uyku, vücut için stres kaynağıdır ve bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Bu yüzden uyku saatlerini ve verimini atlamamak gerekir. Yeteri kadar uykusunu iyi alan bir kişi kendisini daha enerjik hisseder ve fiziksel dayanıklılığı artar. Bu durum stresle başa çıkmayı daha etkili hale getirir. Uyku, zihni ve bedeni hem fiziksel hem de duygusal olarak yeniden şarj etmeye yardımcı olur. Stresli bir günün ardından iyi bir gece uykusu, vücut ve zihin için dinlenme ve kaybedilen enerjiyi yeniden toplama fırsatı sunar.
Akut Stres Bozukluğu Nedir?
Akut stres bozukluğu bir kişide ağır bir travma veya stres yaratıcı olay sonrası ortaya çıkan genellikle kısa sürede ortaya çıkan ancak etkilerinin yoğun olarak yaşandığı bir psikolojik rahatsızlıktır.
Yaşanan travmatik ve stresli bir olayın ardından ortalama 1 ay içerisinde ortaya çıkar. En az 3 gün en fazla ise 30 gün etkilerinin sürmesi beklenmektedir.
Eğer ki belirtiler 1 aydan uzun sürerse o durumda Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) açısından değerlendirme yapmak gerekir.
Aşağıdaki yollardan biriyle (ya da birden çoğuyla) gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma:
- Doğrudan örseleyici olaylar yaşama
- Başkalarının başlarına gelen olayları, doğrudan doğruya görme tanıklık etme)
- Bir aile yakınının ya da yakın arkadaşının başına örseleyici olay geldiğini öğrenme.
- Örseleyici olayların sevimsiz ayrıntılarıyla, yineleyici bir biçimde ya da aşırı bir düzeyde karşı karşıya kalma
Not: Böyle bir karşı karşıya gelme, işle ilgili olmadıkça elektronik yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla olmuş ise bu tanı ölçütü uygulanmaz.
Akut Stres Tepkisi Nedir?
Akut stres tepkisi, vücudun ani bir şekilde ortaya çıkan stres yaratan bir durumda veya ani gelişen ve tehlike yaratan bir olay karşısında vermiş olduğu doğal kabul edilen bir tepkidir. Akut stres genelde kişinin beklemediği bir zamanda ve ani şekilde gelişir. Bu akut stres aniden gelişen travmatik bir olay sonucunda oluşur.
Yaşanılan ani olayda durumu yaşayan kişi çok şiddetli bir korku yaşar. Kişi yaşadığı bu olay yüzünden zarar göreceğini ve etrafındakilerin de zarar görebileceğinden endişe eder. Yoğun bir çaresizlik içerisine girer. Bu çaresizlik ve endişe hali kişide akut stresi oluşturur. Akut stres, travma sonrası stres bozukluğunun bir çeşididir. Çocukluk dönemini deneyimleri, cinsiyet, yaş, yaşadığı çevredeki toplumsal olaylar, normlar, genetik faktörler ve birçok benzer konu akut stresin oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
Akut Stres Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
Akut stres durumunda diğer stres bozuklukları ile benzer belirtiler görülmektedir.
Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Kendisini çaresiz hissetme
Hayata karşı daha karamsar bakış açısına sahip olma
Uykuda rüyasında veya zihnin içerisinde sürekli olarak travmatik olayı yeniden yaşama (Örneğin kaza geçirmiş birisinin zihninde sürekli olarak kaza geçireceğini kurgulaması)
Negatif duygular ve olumsuz düşünceler içine girmesi
Kişinin yaşadığı olaydan, çevresindeki kişilerden ve olayla ilgili detayları konuşmaktan kaçınması
Daha agresif daha fevri tepkiler vermesi
Uykuya dalmada problemler yaşama
Dikkat eksikliği ve konsantrasyon güçlüğü
Duygusal anlamda uyuşuk hissetme, hissizleşme
Akut stres bozukluğu yaşayan kişiler bunun yanı sıra başka psikolojik sorunlar da yaşayabilirler. Depresyon, anksiyete belirtileri görülebilir.
Akut Stres Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?
Ciddi travmatik olaylar
Deprem, sel, toprak kayması vb. gibi doğal afetler
Trafik kazaları
Bir yakının ölümü
Ciddi bir rahatsızlığa yakalanma
İstismar olarak sıralanabilir.
Akut stres bozukluğunun en yaygın nedenlerinden bir tanesi ciddi travmalardır. Bu ciddi travmalar fiziksel saldırı, ağır kazalar, doğal afetler olabilir. Bu olaylar kişide derin etkiler bırakarak akut stres bozukluğu oluşmasına neden olabilir.
Kişinin doğrudan stres yaşaması ve stresli bir olaya şahit olması sonucunda da akut stres bozukluğu gelişebilir.
Hayatta ciddi kayıplar yaşamak veyahut uzun süren tehlikeli anlarda maruz kalmakta kişinin akut stres bozukluğu yaşamasına neden olabilir. Fiziksel ve duygusal tehlike söz konusudur.
Hayatlarında daha öncesinde travmatik bir olaya maruz kalmış kişiler daha sonrasında yeniden travmatik bir durumla karşılaştıklarında kendilerini savunmasız hissedebilirler. Etkilenmeye daha açık olurlar. Akut stresin şiddetini daha çok yaşamalarına sebep olabilir.
Kişinin aynı zamanda psikolojik dayanıklılığı da akut stres ile başa çıkabilmede önemli bir role sahiptir.
Akut Stres Bozukluğuna Yakalanma Riskine Sahip Kişiler
Akut stres bozukluğu ani gelişen ve travmatik bir olayın ardından ortaya çıktığı için hayatında travmatik bir olay yaşayan herkes için ortaya çıkabilmektedir.
Ancak bu akut stres bozukluğu yaşama riski daha fazla taşıyan bazı kişiler vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
Geçmişte herhangi bir şekilde travmatik bir olay yaşamış veya meydana gelen bir travmatik olaya ve bu olayın etkilerine şahit olmuş kişiler,
Kişisel özellikleri ve psikolojik sağlamlıkları daha hassas, stres yönetme becerisi daha zayıf olan kişilerde akut stres bozukluğu görülme riski daha fazla olabilmektedir.
Ancak bu noktada unutulmamalıdır ki her kişi farklı deneyimler yaşar ve aynı olaylar farklı kişiler üzerinde farklı etkiler yaratabilmektedir.
Akut Stres Bozukluğu Ne Kadar Sürer?
Akut stres bozukluğu belirtileri travmanın hemen ardından başlar ve genellikle ilk birkaç hafta içinde en yoğun dönemi yaşar. Bu dönemde kişi, travmanın neden olduğu belirtilerle başa çıkmakta zorlanabilir.
Akut stres bozukluğu tanısının koyulabilmesi için belirtilerin en az 2 gün en fazla 30 gün sürmesi gerekmektedir. Bu durum, kişinin doğal bir iyileşme sürecini deneyimlediğini gösterir.
Akut Stres Bozukluğunu Hayatı Nasıl Etkiler?
Akut stres bozukluğu, ani şekilde gelişen ve travmatik bir olay sonucunda yaşanılan stres türüdür. Bireyin ani gelişen ve travmatik bir olayın sonrasında uzun süre strese maruz kalması ile birlikte gelişir. Hayatımıza birçok yönden etkisi mevcuttur. Kişinin hali hazırda oluşturduğu yaşam kalitesini en başta olumsuz yönde etkiler ve değiştirir.
Kişi yaşadığı travmatik bir olaydan ötürü günlük yaptığı işleri ve sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanabilir. İş hayatında gösterdiği performansta düşüş yaşayabilir. Olay sonrasında kişi kurduğu iletişimlerden kaçınarak yalnız kalmak isteyebilir ve bu durum kişinin sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşamasına da neden olabilir.
Kişi akut stres etkisi altındayken yapması gereken sorumluluklarında odaklanma problemi yaşayabilmektedir. Genellikle dikkat dağınıklığı ile birlikte görülür. Kişinin sorumlulukları kadar duygusal dengesini de olumsuz yönde etkilemektedir. Beraberinde depresyon, ani öfke patlamaları, duygusal iniş çıkışlar, hassasiyet, alınganlık gibi duygular ve durumlarda görülebilmektedir. Bu duygusal dengesizlik kişinin motivasyonunu daha da düşürebilmektedir.
Fazla stresin altında uzun süre bulunmak beraberinde bazı fiziksel problemleri de meydana getirebilmektedir. Kişinin iştahında azalma veya normalinden daha üst düzeyde artış görülebilmekte, yeme bozukluğu problemini oluşturabilmektedir.
Beraberinde uykusuzluk, baş ağrıları, vücutta ani kasılmalar ve ağrılar, sindirim sistemi problemleri ile de karşılaşılabilir. Bu noktada kişinin fiziksel sağlığını koruyabilmek ve olumsuz yönleriyle karşılaşmamak için adım atması önemlidir.
Akut stres bozukluğunun önüne geçilmek için adım atılmadığı süre boyunca kişinin yaşadığı stres daha da kronikleşmeye başlayacaktır. Kişinin yaşam kalitesinin daha da düşmemesi ve standardını sürdürebilmesi için doğru zamanda doğru adımın atılması gerekmektedir.
Akut Stres Yaşayan Birisine Karşı Nasıl Davranmalıyız?
Akut stres tepkisi kişinin aniden gelişen ve travmatik bir olay sonucunda yaşadığı stres tepkisidir. Bu stres altında iken çevresindeki destek kişinin kendisini daha iyi hissedebilmesine fayda sağlayabilir.
En dikkat edilmesi gereken nokta akut stres yaşayan birisine karşı sabırlı ve empatik şekilde yaklaşabilmektir. Kişinin yaşadığı duygu durumunu anlamak ve ona anlaşıldığını hissettirmek önemlidir. Kendinizi bu durumu yaşayan kişinin yerine koyarak duygularınızı ifade etmek aradaki iletişimi kuvvetlendirecektir.
Akut stres yaşayan kişinin yanında sadece fiziken bulunmak yeterli olmayabilir çünkü tamamen duygularına eşlik edebilecek ve dinleyebilecek birilerini yanlarında isteyebilirler. Bu yüzden iyi bir dinleyici olmak ve bunu karşı tarafa da hissettirmek gerekir.
İletişim kurarken nazik olmak ve doğru soru kalıplarıyla iletişime geçmek gerekir. Israrcı bir tavırdan kaçınılmalıdır. Baskı oluşturmadan karşı taraf kendisini açmak istediği kadar açabilmeli ve buna saygı duyulmalıdır. Eğer ki kişi konuşmak istemiyorsa konuşmak istediği ana kadar yanında olmanız dahi ona kendisini iyi hissettirecektir.
Akut stres yaşayan kişi bu durumla başa çıkmakta zorlandığında onu yaşadığı durumla ilgili profesyonel destek alabilmesi için yönlendirmeniz faydalı olacaktır. Stres yaratan durumun etkileri zaman içerisinde azalma gösterebilmektedir. Fakat kısa sürede tamamen stresin geçmesini beklemek zordur. Sabır, anlayış ve emek isteyen bir süreçtir.
Her kişinin beklentileri ve strese karşı verdiği tepkiler farklıdır. Bu yüzden akut stres yaşayan kişi neye ihtiyaç duyuyorsa bu ihtiyaçlara yönelik yaklaşmak gerekir.
Akut Stres Bozukluğu Önlenebilir Mi?
Akut stres bozukluğunun etkilerini azaltabilmek ve kişinin yaşam kalitesini yükseltebilmek mümkündür. Öncelikle akut stres yaşayan kişinin bu olay ile başa çıkabilme becerilerinin geliştirilmesi gerekir. Hem çevresinden hem de profesyonel bir destek alınması bu sürecin daha rahat atlatılmasına fayda sağlayacaktır.
Akut Stres Bozukluğu Terapi Yöntemi
Akut Stres Bozukluğu terapisinde sıklıkla kullanılan yöntem bilişsel davranışçı terapi yöntemidir. Bilişsel davranışçı terapi akut stres bozukluğu belirtilerini hafifletmeye ve yaşanılan travmatik olayın meydana getirdiği olumsuz duygu ve düşüncelere odaklanarak onları değiştirmeyi amaçlar.
Terapinin başlangıcında, terapist ve danışan arasında bir değerlendirme süreci başlar. Bu süreçte kişi, travmatik olayı, belirtileri ve bunun yaşamına etkilerini terapiste aktarır. Bu, terapinin hedeflerini ve tedavi planını belirlemek için önemlidir.
Sonrasında terapist, kişiye yaşadığı akut stres bozukluğunun ne olduğunu ve belirtilerinin nasıl ortaya çıktığını ve terapi sürecinin nasıl işleyeceği konusunda bilgi verir. Bu, kişinin akut stres bozukluğu hakkında daha iyi bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olur.
Bilişsel davranışçı terapi ile kişinin travmatik olayla ilişkilendirdiği olumsuz düşünce ve duygular ele alınır. Kişiye bu düşünce ve duyguları sorgulama ve onları değiştirme becerileri kazandırılır. Bu, travmanın neden olduğu olumsuz düşüncelerin azaltılmasına ve belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olabilir.
Bilişsel davranışçı terapi aynı zamanda kişiye kaygı ve stresle başa çıkma becerileri kazandırmayı amaçlar. Bu beceriler akut stres bozukluğu belirtilerini kontrol etmeye ve duyguları arasında denge kurabilmeye yardımcı olur.
Bilişsel davranışçı terapi, akut stres bozukluğu belirtilerini hafifletme, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirme ve kişinin yaşamını normale döndürme konularında etkili bir terapi yöntemidir. Ancak tedavi süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilir, bu nedenle bir uzman tarafından oluşturulan kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerekir.
Akut Stres Bozukluğu ile Başa Çıkmak İçin Neler Yapılabilir?
Akut stres bozukluğu, bir uzmanın desteğini gerektiren bir durumdur. Bir uzmandan yardım almak, akut stresle başa çıkılmasında önemli bir adım olabilir.
Fiziksel aktivite ve günlük basit egzersizler kısacası hareket etmek stresi azalmasına yardımcı olabilir. Haftada en az birkaç kez düzenli egzersiz yapmak, vücutta endorfin adı verilen hormonun salınmasına yardımcı olur.
Dengeli ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı, zihinsel ve duygusal sağlığı olumlu yönde destekleyebilir. İyi beslenmek, enerjiyi artırabilir ve stresle başa çıkma becerisini güçlendirebilir.
Yetersiz ve kalitesiz uyku düzeni stresi artırabilir ve zihinsel sağlığa zarar verebilir. Her gece yeterince uyumak, uyku saatlerini dengede tutmak zihinsel ve duygusal dengeyi korumaya yardımcı olur.
Aile, arkadaşlar veya kurslar vb. gibi sosyal çevreden faydalanmak gerekir. Konuşmak ve hisleri paylaşmak, stresle başa çıkmada yardımcı olacaktır.
Stresin tetikleyicilerini tanımak gerekir ve bu tetikleyicilere karşı vücudun nasıl tepki verdiği gözlemlenmelidir. Bu, stresin daha iyi yönetilmesine yardımcı olur.
Psikolog Enes Dinçer, Eskişehir’de kendi özel psikoterapi merkezinde danışanları için özel terapi hizmeti vermektedir.